11. Hukuk Dairesi 2014/14748 E. , 2015/149 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ....Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09/04/2014 tarih ve 2013/158-2014/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakim..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan kredi kullanmak isterken banka görevlisinin boş bir tediye fişini müvekkiline imzalattığını, ancak paranın verilmediğini, bilahare kredi borcunun ödenmesinin ihtar edildiğini, yapılan araştırmada paranın önce müvekkili hesabına geçtiğini, ardından herhangi bir talimat olmaksızın hesaptaki paranın 3. kişiler hesabına aktarıldığının görüldüğünü, çalışanının eyleminden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek kredi bedeli olan 25.000,00 TL"nin iadesini, sözleşme tarihinden dava tarihine kadar %13 oranındaki akti faiz tutarı 5.145,00 TL"nin tahsilini, kredi bedeli bankaya yatırılsa idi ticari işlerdeki temerrüt faizi üzerinden 10.800,00 TL"nin de davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile faize ilişkin talebini 9.549,37 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, kredinin talimatsız 3. kişilere gönderildiği iddiasının doğru olmadığını, yapılan takipte davacının ödeme taahhüdünde bulunduğunu, böylece borcu kabul etmiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 17.11.2006 tarihinde arkasında davacının imzasının bulunduğu tediye fişinden de anlaşıldığı üzere kredi miktarının, 1.500,00 TL’lik kesinti dışında davacının davalı bankada açılan hesabına aktarıldığı, ancak talimat olmaksızın bu hesaptan dava dışı şahıslara ödeme ve havale yapıldığı, davalının kredi sözleşmesine aykırı olarak davacının hesabındaki paranın yine davacının iradesi dışında kullandırılması şeklinde gerçekleşen eylemi nazara alındığında davacının bu eylemden kaynaklanan zararının tazmininin gerektiği, avans faizine hükmedilmesi halinde munzam zararın oluşmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 21.369,68 TL kredi alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlı avans faizi ile akti faiz farkı yönünden 9.549,37 TL alacağın 5.145,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlı avans faizi ile 4.404,37 TL"sinin ıslah tarihi olan 09.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talep ve munzam zarar ile ilgili talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine taraflarca temyiz edilen karar Dairemizce bozulmuş, bozma sonrasında verilen ıslah dilekçesiyle davacı vekili, 5.145,00 TL olan işlemiş faiz talebini 9.549,37 TL"sına çıkarmış, mahkemece, işlemiş faiz talebinin ıslah dilekçesinde istendiği şekliyle kabulüne karar verilmiştir. Kural olarak, ıslahın 1086 sayılı HUMK"nın 84"üncü maddesi uyarınca yargılama bitinceye kadar, 6100 sayılı HMK"nın 177. maddesi gereğince de tahkikatın sona ermesine kadar yapılması mümkün olup, Yargıtay’ın 04/02/1948 tarihli 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme (Resmi Gazete’nin 17/06/1948 sayılı 6934) kararına göre Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Buna göre, mahkemece dava dilekçesinde yer alan talep nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekirken davacı vekili tarafından bozma sonrası yapılan ıslah işlemine dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.