
Esas No: 2015/2285
Karar No: 2015/2285
Karar Tarihi: 21/3/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İSMET TAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/2285) |
|
Karar Tarihi: 21/3/2019 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Serruh KALELİ |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör Yrd. |
: |
Zehra
GAYRETLİ |
Başvurucu |
: |
İsmet TAN |
Vekili |
: |
Av. Muharrem
Ulaş DEĞİRMENCİ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1 Başvuru; ceza davasında suçun hatalı vasıflandırılması,
bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılama yapılmaması ve yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 4/9/2009 tarihinde Bolu"da seyir hâlinde iken
belirtilen hız limitini aştığı gerekçesiyle cezai işlem uygulamak için görevli
memurlarca durdurulmuştur. Başvurucu ile memurlar arasında bir tartışma
yaşandığı ve başvurucunun görevli memurlara hakaret ettiği iddiasıyla şikâyette
bulunulmuştur.
8. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının 16/12/2009 tarihli
iddianamesi ile başvurucunun görevli memura görevinden dolayı hakaret suçundan
cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
9. Bolu Sulh Ceza Mahkemesi 28/1/2011 tarihli kararı ile
başvurucu hakkında açılan davanın düşürülmesine hükmetmiştir. Gerekçeli kararın
ilgili kısmı şöyledir:
"Her ne kadar sanık hakkında
cezalandırılması talebi ile Mahkememize Kamu davası açılmış ise de Mahkememizce
verilen 13/5/2010 tarihli ve 2009/1339 Esas 2010/929 Karar sayı ile durma
kararı verilip dosya gönderildiği Adalet Bakanlığınca soruşturma yapılmasına
izin verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği ve soruşturma şartının
gerçekleşmediği anlaşıldığından TCK.nun 301/4 fıkrası
ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8.1 cümlesi uyarınca sanık
hakkında açılan davanın düşürülmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
10. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 25/12/2013 tarihli kararı ile
hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Adalet Bakanlığı"nın eylemin TCK"nın
301. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden "soruşturma izni verilmesine
yer olmadığına" şeklindeki kararı karşısında, genel hükümlere göre yargılamaya
devam edilerek davanın sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden, "soruşturma
izni verilmediği" şeklindeki dosya içeriği ile uyumsuz gerekçeyle, davanın
düşürülmesine karar verilmesi kanuna aykırı (...) görüldüğünden HÜKMÜN
BOZULMASINA (...)"
11. Sulh ceza mahkemelerin kaldırılması nedeniyle Bolu 4. Asliye
Ceza Mahkemesince (Mahkeme) bozma kararına uyularak devam edilen yargılamanın
21/10/2014 tarihli celsesinde başvurucunun müdafii
tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi talebinde
bulunulmuştur.
12. Mahkemenin 21/10/2014 tarihli kararı ile başvurucunun
hakaret suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiş ve
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
13. Başvurucunun itirazı, Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 17/12/2014
tarihli kararı ile reddedilmiştir.
14. Başvurucu 6/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, yargılamanın uzaması nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §
26) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı
ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına
(Tazminat Komisyonu) başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir
olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup
bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
18. Anılan kararda özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali
külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle
ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir
başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân
tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması
nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu
hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa
Mahkemesi ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat
Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin
bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak
başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı
vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
19. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
21. Başvurucu; idari makamlar tarafından dava dosyasına sunulan
tavsiye ve telkin niteliğindeki yazı esas alınmak suretiyle suç
vasıflandırılması yapıldığını, dolayısıyla yargılamanın bağımsız ve tarafsız
bir mahkemece yürütülmediğini, suçun hatalı vasıflandırıldığını ve karara karşı
temyiz imkânı tanınmadığını iddia etmiştir.
22. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanığa yüklenen suça
ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının
belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına
gelmektedir. Kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesine karşın sanığın kabul
etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin (6)
numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda sanığın
yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da
cezaya hükmedilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını tercih
etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy,
B. No: 2012/833, 26/3/2013, § 19).
23. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılamayı
hükümle sonuçlandıran bir karar niteliğinde olmayıp ceza yargılamasını sona
erdiren düşme nedenlerinden biridir. 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin (10)
ve (11) numaralı fıkralarında belirtildiği üzere denetim süresi içinde kasten
bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere
uygun davranıldığı takdirde davanın düşmesine, denetim süresi içinde kasıtlı
bir suç işlenmesi veya öngörülen yükümlüklere aykırı davranılması hâlinde
hükmün açıklanmasına karar verilir (Ali
Gürsoy, § 21).
24. 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin (12) numaralı
fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun
yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte ancak denetim süresi
içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmesi hâlinde hükmün açıklanmasıyla veya bu
süre içinde kasıtlı yeni bir suç işlenmemesi hâlinde düşme kararıyla yargılama
nihai olarak sona erdiğinde hüküm niteliği olan bu kararlara karşı kanun yoluna
başvurulabilir ve esasa ilişkin itirazlar bu aşamada ileri sürülebilir (Ali Gürsoy, § 22).
25. 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasına
göre sanık kabul etmediği takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı verilmez. Bu durumda ilk derece mahkemesince istinaf/temyiz kanun yolu
açık olarak karar verilebilecektir. Başka bir deyişle haklarında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul eden sanıklar, verilen
kararın istinafta/temyizde yapılacak esas ve usul incelemesini talep etme
hakkından vazgeçmişlerdir. Somut olayda başvurucu, yargılama sonunda hakkında
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine rıza göstermiştir
(bkz. § 11). Dolayısıyla başvurucu, söz konusu karar ile ortaya çıkan
menfaatlerden yararlanmayı tercih etmiştir (Adnan
Erkuş/Türkiye (k.k.), B. No: 61196/11,
4/12/2012, § 22).
26. Somut olayda yargılamalar sonunda verilen kararların temel
hakları ihlal ettiği iddiası -somut başvurunun özelliği de nazara alındığında-
istinaf/temyiz incelemesinde de ileri sürülebilecek iddialardandır.
Başvurucunun kabulü üzerine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verildiği ve istinaf/temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir karar
verilmesinin tercih edilmediği anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.