10. Hukuk Dairesi 2008/16370 E. , 2010/1594 K.
"İçtihat Metni".....
Davacı, eşinin, ..... kayıtlarında görünen 864 gün hizmetinin gerçekte 3255 gün olması geretiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteğin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı....Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
506 sayılı Yasanın 79 hükmüne göre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan itibaren (= işyerinden ayrıldıkları yılın sonundan itibaren) 5 yıllık hak düşürücü süre içinde mahkemeye başvurarak dava açtıkları ve iddialarını kanıtladıkları takdirde, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları sigortalı hizmet olarak değerlendirilir.
Somut olaya gelince; davacı, dava dilekçesinde, murisi eşinin, davalılardan 10957-48 işyeri sicil numaralı Belediye işyerinde 1968 yılından 1977 yılına kadar toplam 3255 gün çalıştığının tesbitine karar verilmesini talep etmiş ise de, hizmet cetvelinde murisin 01.07.1975 tarihinden, 1976 yılı 4. döneme kadar 5959 ve 7030 sicil numaralı işyerlerinden 538 gün bildirimin yapıldığı ancak, söz konusu
./..
-2-
Işyerlerinin kim adına tescilli olduğu, davacının murisinin çalışmasının geçtiğini iddia ettiği işyeri olup olmadığı arştırılmadan tüm talep edilen sürenin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....