8. Hukuk Dairesi 2013/10775 E. , 2014/6022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2007/207-2012/571
Z.. S.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 10.10.2012 gün ve 207/571 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı dava dilekçesinde, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilen 138 ada ve nolu parsellerin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini savunmuştur. Bilahare dava konusu taşınmazlardan 138 ada 330 sayılı parselin kadastro mahkemesinde davalı olması nedeniyle bu taşınmaza ilişkin talep eldeki dosyadan tefrik edilerek Fethiye Kadastro Mahkemesi"ne gönderilmiştir.
Davalı Hazine vekili, nizalı 138 ada parsel 20 yılı aşkın bir süreden beri kullanılmayan yerlerden olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 30.07.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen kısımlarda zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden davanın kısmen kabulüne, toplam 3.005,50 m2"lik alana sahip bu yerlerin davalı üzerindeki tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili tarafından redde ilişkin olarak temyiz dilekçesi verilmişse de, temyiz başvurusu temyiz defterine kaydedilmediği gibi alınması gereken temyiz karar harcı ve temyiz yoluna başvuru harcı da alınmamıştır.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu 138 ada parsel, “ham toprak” vasfı ile 01.11.1999 tarihinde, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün bulunan yerler olduğundan Hazine adına tespit edilmiş olup tutanağın itirazsız olarak kesinleşmesiyle tapuya tescil edilmiştir. Davacı babasının zilyetliğinde iken kendisine intikal eden taşınmazın, ne şekilde kendisine intikal ettiğini açıklamadığı gibi, mahkemece bu husus araştırılarak açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, 03.05.2010 tarihinde taşınmaz başında dinlenen yerel bilirkişi E.. Ü.. davacının babasına ait olan taşınmazın babasının ölümünden sonra davacı ve bir ara kardeşi tarafından kullanıldığını bildirmiş olmasına rağmen bu konu üzerinde durulmamıştır. Dosya içinde bulunmamakla birlikte davacının babasının ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Eldeki dava, mirasçılık sıfatı olmayan üçüncü kişiye karşı açılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 33 (HUMK"nun 76). maddesi hükmüne göre, davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek hakime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline göre; davacı dava konusu taşınmazın tereke malı olmaktan çıktığını, mülkiyetinin kendisine geçtiğini ileri sürerek, tamamının adına tescili isteğinde bulunmuş, dava, tereke adına açılmamıştır.
Bu açıklamalara göre; davacının murisine ait veraset belgesinin temin edilerek dosya içine konulması, HMK"nun 288 vd. maddeleri gereğince mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklara uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, zilyetliğin davacıya ne şekilde intikal ettiği hususları sorularak dava şartı üzerinde durulması, uyuşmazlık konusu taşınmazın miras bırakandan geçerli bir nedenle davacıya intikalinin doğrulanması halinde yargılamaya devamla iddia ve savunma doğrultusunda inceleme yapılarak davanın esası bakımından hüküm kurulması; dava konusu taşınmazın miras bırakandan geçerli bir nedenle davacıya intikal ettiğinin ispatlanamaması tüm mirasçılara ait bulunduğunun anlaşılması halinde ise dava, yalnız davacı adına tescil istemiyle açıldığından ve tüm mirasçılar adına tescil istenilmediğinden diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya temsilci atanması suretiyle de dava şartının yerine getirilmesi mümkün olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.