17. Hukuk Dairesi 2015/5914 E. , 2017/12024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, olay tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmayan aracın yaptığı kazada, araç içinde yolcu olarak bulunan davacının ağır biçimde yaralanıp sürekli sakatlığa maruz kaldığını, kazayı yapan aracın ZMSS poliçesinin bulunmaması nedeniyle davacının uğradığı bedensel zarardan davalının sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL. maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 10.06.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle,taleplerini 49.043,75 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının maluliyet oranının mevzuata uygun biçimde saptanması ve davacının zararını ispat etmesi gerektiğini, SGK tarafından yapılmış ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini, davacının kazayı yapan araçta hatır yolcusu olması ve araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi nedeniyle, tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davadan önce usulünce yapılmış başvuru olmadığı için temerrüde düşmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 29.181,04 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu kazanın tek taraflı kaza olduğu ve davacının araçta yolcu olması itibariyle kazanın oluşumuna etkili kusuru bulunmadığı gözetildiğinde, kusur raporu alınmayışında bir usulsüzlük bulunmamasına; hüküm altına alınan tazminat içinde bakıcı gideri zararı bulunmamasına; alkollü sürücü idaresindeki araca bilerek binen ve sürücü ile arkadaş olan davacının hatır yolcusu olduğunun kabulünde ve müterafik kusuru ile zarara etki ettiğinin kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına; davalının ödeme yükümlülüğünün doğumuna ilişkin ... Yönetmeliği hükümlerine uygun biçimde davalının temerrüt tarihinin saptanmış olmasına göre; davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, ... Kurumu İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin ... Anabilim Dalı Başkanlıkları"nın, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak alınan ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ... Anabilim Dalı Başkanlığı"nın 07.01.2014 tarihli raporu mahkemece benimsenmiş olup bu raporda, davacının %37,2 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğu bildirilmiştir. Davacının dava açmadan önce,... Devlet Hastanesi"nden aldığı 24.03.2009 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporunda ise, aynı yaralanma için davacıdaki maluliyet oranının %18 olduğu saptanmıştır. Aynı yaralanmaya ilişkin olarak düzenlenen raporlarda saptanan maluliyet oranları arasında fahiş fark olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece, kazayla ilgili tüm tedavi evrakları celbedildikten sonra, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü esas alınarak, ... Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nden davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda (davacı hakkında daha önce düzenlenen iki ayrı rapordaki fahiş farklılığın gerekçelerini de irdeleyen) ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacının talep edebileceği işgöremezlik tazminatının hesaplanması bakımından alınan 14.04.2014 tarihli aktüerya uzmanı raporunda, davacının muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi bakımından CSO 1980 Tablosu kullanılmış; ayrıca, işleyecek devredeki zarar hesabında esas alınacak gelir de "devre başı ödemeli belirli süreli rant" yöntemiyle belirlenmiştir. Anılan hususlar, Dairemiz"in yerleşik uygulamaları ile belirlenen hesaplama biçimine uygun düşmemiştir.
İfade olunan nedenlerle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1989/4-586 Esas- 1990/199 sayılı kararı ve Dairemiz"in yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak kazada yaralanan davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; işleyecek (bilinmeyen) devreye ilişkin hesaplamada ise, davacının en son bilinen gelirinin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi suretiyle belirlenecek tutarına göre tazminatın hesaplanması konusunda, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı hesaplamaları içeren rapora göre hüküm tesisi doğru olmamıştır.
4-Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun "tazminat miktarının tayini" başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; "Tazminatın tenkisi" başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; davacının, arkadaşı olan araç sürücüsü... ile birlikte alkol aldıktan sonra ve sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca bindiği, ceza soruşturma dosyasıyla sabittir. Davacının alkollü sürücünün aracına binmekle
müterafik kusurlu olduğu, yerel mahkeme tarafından doğru biçimde tespit edilip tazminattan indirim yapılmış ise de; davacının müterafik kusuru nedeniyle tazminattan yapılan %30 oranındaki indirim Dairemiz"in yerleşik uygulamaları ve somut olayın özelliklerine göre bir miktar fazla olmuştur.
Bu durumda mahkemece; davacının müterafik kusuru nedeniyle, Dairemiz uygulamaları ile de benimsenen, somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun olan %20 oranında indirim yapılması gerekirken, somut olay şartlarına uymayan yüksek oranda müterafik kusur indirimi yapılması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin; (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalıya geri verilmesine, 25/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.