Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10671
Karar No: 2014/6278
Karar Tarihi: 07.04.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/10671 Esas 2014/6278 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/10671 E.  ,  2014/6278 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi


    ... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair .....Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nden verilen 15.11.2012 gün ve 68/102 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde vekil edeni ile davalının ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/180 Esas ve 27.04.2011 tarihli kararıyla boşandıklarını, 01.01.2002 tarihinden itibaren aralarında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, evde çalışması ve eşine hizmet etmesiyle 2296 parsel üzerinde bulunan 2 nolu bağımsız bölüm ile 122 ada 20 parsel sayılı taşınmaz ve ....ilinde bulunan bir taşınmaz hissesine katkıda bulunduğunu, söz konusu taşınmazların davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazlara yapılan katkı nedeniyle TMK’nun 227. maddesi gereğince değer artış payının hesaplanması gerektiğini açıklayarak eşler arasında geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek davacının davalının taşınmazlarına yaptığı iyileştirme kapsamında katılma alacağının tespitine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL katılma alacağının tasfiyenin boşanmayla sona ermesinden mütevellit yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 19.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de isteklerinin 2296 parselde bulunan bodrum kat 2 nolu ve 4/108 arsa paylı bağımsız bölüm ile 122 ada 20 sayılı parselde bulunan iki katlı kargir ev ve bahçe niteliğindeki taşınmaza yönelik olduğunu, vekil edeninin taşınmazların davalı tarafından edinilmesine kendisine kadınlık yaparak katkıda bulunduğunu, katılma ve katkı payı alacağına yönelik davalarının kabul görmemesi halinde 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalı aleyhine hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı 23.11.2011 tarihli cevap dilekçesinde 1971 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını, kendisinin ...Köyünde, davacı eşinin ise ....Köyünde ikamet ettiğini, 41 seneden beri ayrı yaşamaları nedeniyle edinilen taşınmazlara davacının bir katkısının olamayacağını, çocuklarıyla torunlarının bulunduğunu, boşandıklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; “ her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde katkı payı alacağı talebinde bulunulmuş ise de gerek duruşmada dinlenilen tanıklar ve gerekse taraflar arasında görülen 2006/90 Esas sayılı tedbir nafakasına ait dosya ve bu dosyada dinlenen tanık beyanları gözetildiğinde tarafların uzun süreden beri ayrı yaşadıkları davacının davalı tarafından edinilen taşınmazlara katkısının bulunmadığı, kaldı ki edinilmiş mallara katılma rejimine tabi bir mal varlığının da bulunmadığı anlaşıldığından davacının bu yöne ilişkin isteğinin reddine, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin davanın ise TMK’nun 178. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımına tabi olması nedeniyle ve bu süre bir hak düşürücü süre olduğundan bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra maddi ve manevi tazminat davasının açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca eşler arasıda mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlardan kaynaklanan katkı payı alacağı ile TMK’nun 174. maddesi gereğince istenen maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
    Dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları, dosya içerisinde bulunan ...Asliye Hukuk Mahkemesi"nin (Aile mahkemesi sıfatıyla) 27.04.2011 tarih, 2010/180 Esas ve 2011/38 aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ( Aile Mahkemesi sıfatıyla) 24.01.2007 tarih ve 2006/104 Esas, 2007/03 Karar sayılı dosyalar ile dosya içinde bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafından edinilen 2296 sayılı parselde bulunan bağımsız bölüm ile 122 ada 20 sayılı parselde bulunan bağımsız bölümlere davacının bir katkısının kanıtlanamadığı ve bu malların davalının kişisel malları olduğu dosya kapsamıyla sabit bulunduğundan bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön görülmediğinden buna ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
    Taraflar 1954 yılında evlenmiş, 25.10.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve 26.07.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar eşler arasında mal ayrılığı bu tarihten boşanma davasının açıldığı 25.10.2010 tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, mal rejimi TMK’nun 225/2., fıkrası gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
    Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece maddi ve manevi tazminata ilişkin davanın TMK’nun 178. maddesinde yer alan bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra davanın açıldığı gerekçesiyle isteğin reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Her şeyden önce TMK’nun 178. maddesinde yer alan bir yıllık süre hak düşürücü süre olmayıp zamanaşımı süredir. Anılan maddeye göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu madde boşanmanın fer’i hakları bakımından uygulanmaktadır. TMK’nun 174. maddesinden kaynaklanan tazminatlarda TMK’nun 178. maddesi gereğince boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren kural olarak bir yıl içinde açılması gerekir. Bu bakımdan söz konusu sürenin hak düşürücü süre olmadığı mahkemenin bu yöndeki görüşünün maddi yanılgıya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesiyle davacı taraf maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunmuş olup, davalı yargılama oturumunda sadece ıslahı kabul etmiyorum şeklinde beyanda bulunmuştur. Zamanaşımı bakımından davalının açık bir itirazı bulunmamaktadır. Söz konusu süre zamanaşımı süresi olduğundan bizzat davalı tarafından ve süresinde davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığı itirazını kesin, anlaşılabilir ve açık bir biçimde yapılması gerekmektedir. Söz konusu somut olayla davalının açık bir biçimde zamanaşımı definde bulunduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Islahı kabul etmiyorum şeklindeki beyan zamanaşımı defini içermez. Bu bakımdan davacının bu isteği gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak deliller çerçevesinde olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş bulunması doğru değildir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi