Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12249
Karar No: 2014/6289
Karar Tarihi: 07.04.2014

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/12249 Esas 2014/6289 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/12249 E.  ,  2014/6289 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 22/02/2011
    NUMARASI : 2011/97-2011/118

    Hazine ile G.. P.., dahili davalılar T.. T.. ve A.. K.., birleşen dosya davalısı Z.. T.. aralarındaki tapu iptali ve terkin davasının karar verilmesine yer olmadığına dair Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 22.02.2011 gün ve 97/118 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine vekili, asıl ve birleşen davalarda davalılar adına kayıtlı parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine, elatmanın önlenilmesi ile taşınmaz üzerindeki yapının yıkılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava konusu yapılan parsel sayılı taşınmaza ilişkin daha önceden verilen karar Yüksek Dairece bozma dışı bırakıldığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya arasında yer alan Tapu Sicil Müdürlüğü"nün 08.11.2006 tarihli cevabi müzekkeresine ekli tapu kaydına göre dava konusu parsel sayılı taşınmaz, satış yoluyla 10.09.2002 tarihinde G.. P.. adına, T.. T.. adına olan payı, intikal suretiyle 18.04.2006 tarihinde N.. P.., M.. A.. P.. ve A..D.. P.. adlarına, 18.02.2000 tarihinde satış suretiyle Z.. T.. adına, önceki kayıt maliki O.. T.. adına olan payı da intikalen 25.08.1993 tarihinde İ.. P.. ile M.. F.. P.. adlarına ve yine satış yoluyla 06.10.1997 tarihinde de A.. K.. adına kayıtlıdır. Taşınmaz tapuda paylı mülkiyet biçiminde tüm malikler adına kayıtlı bulunmaktadır. Yargılama sırasında getirtilen 02.11.2009 tarihli Tapu Sicil Müdürlüğü"ne ait cevabi müzekkereye ekli son tapu kaydına göre ise taşınmaz, diğer maliklerin yanı sıra mahkeme kararı ile 22.02.2007 tarihinde davada yer almayan M.. E.. P.., A.. P.., A.. V.. P.. adlarına da paylı olarak tescil edilmiştir. Dava tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilmesi, yargılama sırasında taşınmaz tapudan devredilmiş ise davanın, yeni tapu malikine usulüne uygun bir biçimde yöneltilmesi gerekir. Şu halde, yargılama sırasında getirtilen son tapu kaydına göre davadan sonra taşınmazda paylı malik durumunu alan M.. E.. P.., A.. P.. ve A.. V.. P..’e davanın usulüne uygun bir biçimde yöneltilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra davanın esasının görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Kabule göre de; davada yer alan kayıt maliklerinden M.. F.. P.., İ.. P.., A..D.. P.., M.. A.. P.. ve N.. P..’in karar başlığında gösterilmemiş olması da doğru değildir.
    Yerel mahkemece 2008/77-2009/1331 Esas ve Karar sayılı 17.12.2009 tarihli ilk hükümle davanın hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nce 23.09.2010 tarih, 2010/7447-9257 Esas ve Karar sayılı ilam ile “…sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün yargılama giderleri ile avukatlık ücretine ilişkin bölümleri bakımından yazılı gerekçelerle bozma sevk edilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, Mahkeme"nin kararı 5841 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 14.03.2009 tarihinden sonra verilmiş olup; bu Kanun"un 2 ve 3. maddeleri ile getirilen yeni düzenlemelere dayanılarak oluşturulmuştur.
    14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 25.02.2009 günlü 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen cümlede; "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın" ve 3. maddesi ile aynı Kanun"a eklenen Geçici 10. maddesinde ise; "Bu Kanun"un 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır." şeklindedir. Bu değişiklik nedeniyle bu Yasa"nın yürürlük tarihinden sonra Hazine"nin açtığı davalarda da 10 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaya başlanmıştır.
    Ne var ki, Yerel Mahkeme kararının temyizi aşamasında Anayasa Mahkemesi"nin 12.05.2011 gün ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla; "25.02.2009 gün ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 2. maddesiyle 21.06.1987 günlü 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle 3402 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline" karar verilmiş ve bu iptal kararı 23.07.2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
    Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33.maddesinde yer alan "Hakim, Türk Hukukunu re"sen uygular" hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa"nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
    Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içermektedirler. Bu nedenle Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
    Somut olayda; işin esasının ve dava konusu taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri ve 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa"nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa"nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, Mahkemece bu konudaki görüşünün ortaya konulması ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi