8. Hukuk Dairesi 2018/7401 E. , 2020/8328 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.09.2016 tarihli ve 2015/246 Esas, 2016/542 Karar sayılı kararıyla kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yerine hüküm kurulmasına şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeni ile davalıların paydaşı olduğu 187 ada 85 ve 161 parsel sayılı taşınmazların davalılar tarafından haksız olarak kullanıldığı belirterek, dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için 5.000 TL ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, tarafların müşterek murisi ...’dan intikal eden taşınmazların 1965 yılında mirasçılar arasında fiilen taksim edildiğini dava dışı 199 parselin davacıya, dava konusu iki parseldeki hisselerin ise vekil edenlerine bırakıldığını, vekil edenlerininfiili taksime güvenerek ve haklı bir sebebe dayanarak taşınmazları kullandıklarnı belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile toplam 46.430 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmiş olup; hükme karşı Arif dışındaki davalıların vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, “davalıların çekişme konusu yerleri narenciye ağacı dikerek ağaçların yaşına göre en az 1996 yılından beri kullandıkları dosya kapsamı ile sabit olup, davacı bu süre zarfında davalılara kullanmama konusunda bir uyarı göndermemiş olduğundan bu şekildeki uzun süre kullanmaya kayıt malikinin ses çıkarmamış olması, taşınmazın kullanılmasına muvafakat verildiği, dava açılmakla muvafakatın geri alındığı kabul edilerek davalıların ecrimisilden sorumlu tutulmasına olanak olmadığı” şeklindeki gerekçeyle istinaf başvurusunun esastan kabulü ile Mahkeme kararının istinaf başvurusunda bulunan davalılar yönünden ortadan kaldırılarak, bu davalılar yönünden davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 187 ada 85 ve 161 parsel sayılı taşınmazlarda davacı ve davalıların paydaş olduğu, taraflar arasında ortak murislerinden intikal eden taşınmazların kullanımı konusunda yapılan anlaşma uyarınca taşınmazların davalılar tarafından narenciye bahçesi haline getirildiği, dava konusu taşınmazların davalılarca kullanımı karşılığında davacıya bırakılan taşınmazdaki davalıların paylarını 3. kişilere satıp devrettikleri ve davalıların davacıya verildiğini iddia ettikleri taşınmazda herhangi bir paylarının kalmadığı anlaşılmıştır.
Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki; taraflar arasında parsel bazında yapılan taksim her ne kadar muvafakat anlamına gelirse de kullanıma karşı çıkılması halinde rızanın ortadan kalktığının kabulü gerekir.
Dosya kapsamında dinlenen tanıklar, davacının dava konusu taşınmazlardaki hisselerini kullanmak için davalılardan talepte bulunduğunu beyan ettiklerine göre, davacının rızasının ne zaman ortadan kalktığının davacının muvafakatinin ne zaman sona erdiğinin belirlenmesi ve bu tarihten itibaren davacının payıyla orantılı olarak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.