17. Hukuk Dairesi 2017/5416 E. , 2017/12140 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını diğer davalı ..."a devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., taşınmazı raiç bedelden aldığını daha sonra dava dışı şahsa sattığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., hakkında mükerrer takip yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek bedeli arasında fahişfark bulunduğundan üçüncü kişinin iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği, üçüncü kişi taşınmazı elinden çıkardığından İİK"nun 283/2 maddesine göre 3.850,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bakiye 40.606,30 TL tazminatın ise ıslah tarihi olan 10/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, borçlu adresinde 26.12.2013 tarihinde yapılan hacizde hacze kabil mal bulunmamıştır.Dava konusu taşınmaz borcun doğmundan sonra üçücü ikişiye devredilmiştir. Taşınmazın davalı ..."a devredildiği 04.06.2008 tarihinde tapudaki devir bedeli 3.850,00 TL olup üzerinde 25.000,00 TL ... A.Ş ipoteği bulunmaktadır. Bilirkişi taşınmazın satış tarihindeki değerini 44.456,25 TL olarak belirlemiştir. Ancak, taşınmaz üzerindeki ipotek miktarı dikkate alındığında ivazlar arasında önemli bir oransızlık bulunduğundan söz edilemez. Davalı ..."un borçlunun yakını veya İİK"nun 280.madde kapsamında boçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği de iddia ve ispat edilmediğinden
davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre ise, davanın İİK"nun 283.maddesi gereğince bedele dönüşmesi halinde üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki bedel ile sadece üçüncü kişinin sorumlu olması gerekirken bedel üzerinden faiz yürütülmesi ve zaten alacağın tahsili için açılan davada borçluyu mükerrer borç ödeme külfeti yükleyecek şekilde tazminattan sorumlu tutulmasıda hatalı olmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 26/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.