MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-a, 62, 51, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın, 15 yaşında psikolojik rahatsızlığı bulunan oğlu olduğu, tanık Münevver"in, bir tanıdığı vasıtası ile telefon numarasını aldığı sanığın, muska ve su yoluyla hastaları iyileştirdiğini duyduğu ve bunu katılana söylediği, katılanın da sanığı aradığı, tanık Münevver"in yanında görüştüğü, sanığın katılana oğlunu su yoluyla iyileştirebileceğini, çocuğun saldırı anını kendisine bildirdikleri takdirde, cinleri sayesinde bunu önleyebileceğini söylediği, bunun karşılığında başta 1.000,00 TL vermeleri gerektiğini söylediği, sanık ile tanık Münevver"in buluştukları, tanığın 1.000,00 TL parayı elden teslim ettiği, sanığın karşılığında bir şişe su verdiği ve bu suyu çocuğa içirin, bittikten sonra tekrar görüşelim dediği, tanığın suyu katılana verdiği, suyu kullandıktan sonra katılanın oğlunda bir gelişme olmadığı, bunun üzerine katılan ve sanığın tekrar görüştüğü, sanığın eşi olarak tanıttığı bir kişi ile katılanın evine geldiği, 3.000 TL karşılığında üç şişe suyu katılana verdiği, bu suyu da katılanın oğluna içirmesi gerektiğini, bu suları içtikten sonra oğlunun düzeleceğini söylediği, katılanın parayı teslim etmeden önce sanığa ekonomik olarak zor durumda olduğunu, parayı bankadan çektiklerini, eğer çocuğu iyileşmezse parayı geri verip veremeyeceğini sorduğu, sanığın da çocuk iyileşmezse parayı geri vereceğini söylediği, katılanın oğlunun iyileşmediği, daha sonra aradığında sanığın katılanın telefonlarına cevap vermediği, parasını iade etmediği, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği iddia olunan olayda; sanık aşamalarda suçlamaları kabul etmemiş ise de, katılanın sanıkla iletişim kurduklarını belirttiği telefon numarasının sanığa ait olduğu, sanığın savunmasında katılan ile görüştüğünü kabul ederek dua okunan yerdeki suyu içmesi halinde iyi geleceğini söylediğini belirttiği, katılan ile sanık arasında, katılanın suç atmasını gerektirecek bir husumet veya anlaşmazlık bulunmadığı, çocuğu rahatsız olan katılanın çare bulabilmek umuduyla sanığa başvurduğu, sanığın, hile ile katılanın dini inanç ve duygularını istismar etmek suretiyle maddi menfaat sağladığı kabulü ile dosya kapsamı itibariyle sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde düzenlenen "seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına" hükmünün iptal edilmesi karşısında bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, eksik inceleme ile karar verildiğine ve kararın bozulması talebine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.