17. Hukuk Dairesi 2014/22775 E. , 2017/5329 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa sebebi ile tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili ve davalı ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ..."in, davacı müvekkilinin ... İli, ... İlçesi, ... Semti 1252 ada, 1 parseli ve sonrasında da 1662 ada, 17 parseli satın aldırdığını, daha değerli başkaca bir arsanın alımı için iki gayrımenkulün satılması yönünde ona vekalet vermesi için ikna ettiğini, müvekkilinin vekaletnameyi verdiğini, kötü niyetli davalının vekaletnameyi aldıktan sonra gayrımenkullerden birini davalı borçlunun kızı dava dışı ... muvazaalı olarak düşük bir bedelle sattığını, 1662 ada, 17 parsel nolu arsayı da ortağı dava dışı ... aracılığı ile dava dışı 3. şahsa sattığını, satım bedellerini davacıya teslim etmediğini, arsa bedellerinin tahsilini teminen ... 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/139 E. sayılı ve ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/568 E. sayılı dosya ile alacak davası açıldığını, ilamların ... 17. ... Müdürlüğünün 2012/1427, 1429 ve 1430 esas sayılı dosyaları ile icraya konu edildiğini, davalı borçlu adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 1949 ada, 7 Nolu parseli gayrımenkulü diğer davalı oğullarına 1/3 er hisse satış gösterildiğini beyan ederek, dava konusu taşınmazın BK madde 18 gereği borç miktarınca hacizlerine karar verilmesi, mümkün olmadığı taktirde gayrımenkullerin yargılama esnasında tespit edilecek değeri geçmemek kaydı ile davalıların karar tarihindeki ... takip dosyalarındaki toplam borç miktarınca tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava ön şartı itirazında bulunduklarını, satış işleminin gerçek olduğunu, borçlunun başka gayrimenkulleri olduğunu, alacaklıdan mal kaçırma kastı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamıyla dava tarihi itibariyle 2012/1429 ve 2012/1430 esas sayılı takip dosyaları yönünden tasarrufun iptali şartlarının mevcut olduğu ancak işlemiş faiz talebindeki fazlalık ve dava dışı alacaklının alacağının ödenmesi nedeniyle davalı borçlunun ... İlçesinde bulunan taşınmazları üzerindeki hacizlerin kalkması nedeniyle borçlunun acz hali sona erdiğinden tasarrufun iptali şartları yargılama sırasında ortadan kalktığından davanın reddine ve yargılama giderlerinin dava açılmasına sebebiyet veren davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ve davalı ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava BK. 18. maddesine göre açılmış muvazaa nedenine dayalı iptal davasıdır. Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. HMK"nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, nitelemeyi yapıp hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Dava dilekçesindeki açık bir şekilde muvazaa şeklindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK 18.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının ... takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun ... hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir.
Somut olayda davacı vekilinin, eldeki davayı, Borçlar Kanunu 18. maddesine dayalı olarak açmıştır. Bu nedenle mahkemece İ.İ.K 277 vd maddelerine göre dava nitelendirilemez. Davacının alacağı ilama dayalıdır. Alacak davası devam ederken davalı borçlu ... dava konusu gayrımenkulü elinden çıkararak diğer davalılar adına kaydettirmiştir. Davalılar davanın temeli olan alacakla ilgili olarak borçlu ... in menfi tespit davası açtığını savunmuşlardır. Aynı taşınmaz ile ilgili başka bir dosyada iptal kararı verilmiştir. O halde davacının Borçlar Kanunu"nun 18. maddesine göre muvazaa nedeni ile iptal davası açtığı kabul edilerek aciz belgesi aranmadan (kaldı ki davalının ... ilçesinde mevcut hissedarı olduğu taşınmaz/taşınmazların kıymetine göre davalının aciz halinde olduğu görülmektedir.) eldeki davanın görülmesini, öncelikle davalıların savunmasında bahsi geçen menfi tespit davasının davaya etkisi üzerinde de durularak toplanan ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2- Bozma nedenine ve şekline göre davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar
vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 10.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.