
Esas No: 2009/13482
Karar No: 2010/144
Karar Tarihi: 18.1.2010
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/13482 Esas 2010/144 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 29/11/2006
NUMARASI : 2005/514-2006/298
Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, tapuda davalıların miras bırakanı adına kayıtlı 4 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, tapusunun iptalini istemiştir.Davalıların bir kısmı davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar ise duruşmaya gelmemiş, bir cevapda vermemişlerdir.
Mahkemece davacının iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılardan C.D. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 6.12.1984 tarihinde yapıldığı, 20.3.1986 tarihinde kesinleştiği davanın 8.12.2005 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar çekişmeli taşınmazın 28.11.1997 tarih ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı ve devletin hüküm tasarrufu altında kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 8. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 20.3.1986 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Bilindiği üzere, hak düşürücü süre olumsuz dava şartlarından olup kamu düzeni ile ilgilidir.Mahkemece davanın her aşamasında res"en gözetilmesi gerekli bir kuraldır.
Hal böyle olunca, her davanın açıldığı tarihteki koşullara tabi olduğu ve dava tarihi itibarı ile davacı Hazinenin davasında haklı olduğu buna bağlı olarak yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulması gerekeceği gözetilerek yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken,yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.