8. Hukuk Dairesi 2018/7523 E. , 2020/8365 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 3,28 m2"lik kısmına davalı tarafından yapılan müdahale nedeniyle 01.10.2011 - 31.04.2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan toplam 1.390,00 TL ecrimisilin, işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 55 ada, 21 parsel sayılı, 442,56 metrekare alanlı taşınmazın 16/48 hissesinin ... Müdürlüğüne ait olduğunu, davalının taşınmazı konut ve bahçe olarak kullanmak sureti ile tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek 01.10.2011 - 31.04.2013 tarihleri arası dönem için 12.986,00 TL ecrimisilin, işgal tarihinden itibaren kademeli yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 3,28 metrekarelik kısmına davalı tarafından yapılan müdahale nedeniyle 01.10.2011 - 31.04.2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan toplam 1.390,00 TL ecrimisilin, işgal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 21 parsel sayılı, 442,56 metrekare alanlı, sarnıcı olan arsa nitelikli taşınmazda 16/48 oranında ... Vakfının, 32/48 oranında da davalının paydaş olduğu, yine dava konusu taşınmaz bitişiğinde bulunan 11 parsel sayılı taşınmazın da davalı adına kayıtlı olduğu, mahkemece dava konusu taşınmazın 3,28 metrekarelik kısmının geçiş yolu olarak davalı yanca kullanmak suretiyle tecavüzde bulunulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazda 2/3 oranında paydaş olan davalı, kendisine ait olan bitişikteki taşınmaza geçmek için dava konusu taşınmazın sadece 3,29 metrekaresini kullanmakta olup, eldeki davada davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 17.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.