19. Hukuk Dairesi 2018/301 E. , 2019/3357 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı... arasında imzalanan kredi sözleşmesine davalının kefil olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, imzalanan sözleşmede kefalet limiti bulunmadığı için kefaletin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının imzasını taşıyan yerde kefalet limitinin belli olmadığı ve yapılan limit artışlarının davalıya bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 27.10.2015 günlü ve 2015/2283 Esas, 13607 Karar sayılı ilamıyla davacı banka ile kredi borçlusu arasında düzenlenen 29.09.2006 tarihli sözleşmenin davalı tarafından kefil sıfatıyla imzalandığının ve sözleşmede 5.500,00 TL kefalet limiti bulunduğunun yapılan incelemeden anlaşıldığı,bu durumda sözleşme limitinin daha sonra arttırılmış olmasının, davalı kefilin, kefalet limiti ile olan sorumluluğunu etkilemediği, bu nedenle kefilin, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğunun dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalı kefil borçlunun davacı bankaya 5.500,00.-TL kefalet limiti ile borçlu olduğu ve takip konusu çek nedeniyle temerrüt tarihinden itibariyle yapılan hesaplamalar neticesinde 91,67.-TL temerrüt faizinden de sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra takibine dayanak borç dava dışı asıl borçlu...’ın davacı banka ile aralarında düzenlemiş oldukları genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan çek karnesinden dolayı bankanın yasa uyarınca çek hamillerine ödemekle yükümlü olduğu çek yapraklarından dolayı sorumlu olduğu miktarın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu konusunda uzman olmayan mali müşavirden alındığı gibi, rapor yetersiz ve gerekçesiz olup denetime elverişli olmayıp hükme esas alınamaz. Davalının kefalet limitiyle borçtan sorumlu olabilmesi için öncelikle imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı bir borç olması ve borcun miktarının tespiti gerekir. Mahkemece yapılacak iş bankacılık hususunda konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve belgeleri yerinde incelettirilerek davaya çek karnesinin davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesi nedeniyle verilip verilmediğinin tespiti, şayet söz konusu genel kredi sözleşmesi nedeniyle çek karnesi verildiği tespit edilirse bankanın yasa uyarınca çek hamillerine yapmış olduğu ödeme miktarlarının tespiti ve kontrolü ile davalının sorumlu olduğu miktarın öncelikle tespiti ve kefalet limiti de göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerekir. Kabule göre de İ.İ.K. 67. maddesi uyarınca alacağın likit (belirlenebilir) olduğu dikkate alınarak kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekilerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.