11. Ceza Dairesi 2017/10531 E. , 2020/1403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter, kayıt ve belgeleri gizlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- 2008 yılına ait defter ve belgelerin ibrazı hakkındaki yazının 28/06/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, sanığın ibraz etmemek suretiyle defter ve belgeleri gizleme suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın tebligattan haberdar olmadığının savunması karşısında, Tebligat Kanunu"nun 51. maddesine göre, mali tebliğler kendi kanunlarında açık hüküm bulunmayan hallerde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir. Vergi Usul Kanunu"nun 94/1. maddesi hükmü uyarınca tebliğ, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Aynı Kanun"un, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan, 28.11.2017 tarihli, 7061 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 102/3. maddesinde "muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği taktirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak alt beyanı yapana imzalatılır, imzadan imtina ederse, tebliği yapan bu ciheti şerh ve imza eder ve tebliğ edilemeyen evrak çıkaran mercie iade olunur" hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, defter ve belgelerin ibrazı gerektiğine dair istek yazısının, mükellef olan sanığa tebliğ edilmesi gerektiği; tebligat yapılacak olan adreste mükellefin bulunmaması halinde adreste bulunan kişilerden mükellefin adreste bulunmama sebebinin sorularak araştırılması, mükellefin başka bir yere gittiğinin beyan edilmesi halinde, tebliğ edilemeyen evrak, çıkaran mercie iade olunması gerekirken, mükellefin adreste bulunmama sebebi araştırılmadan, istek yazısının, annesi Gevher Bayrambey"e verilmek suretiyle yapılan tebliğ işlemi usulsüz olduğundan, sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmolunması,
2- Kabule göre de;
a) Suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar mevcut olup, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 tarihli ve 346-25 esas ve karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm niteliğinde olmadığı, dolayısıyla suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı, 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesinin 8. fıkrasına eklenen 2. cümle hükmünün suç tarihinden sonra 18.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilmeden; alt sınırdan ceza tayin edilen ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati oluşması nedeniyle cezası ertelenen sanık hakkında daha önceden verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olduğu şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) 15.03.2007 tarih ve 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun"un 1. maddesinde, her yıl Temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve son günü mali tatile rastlayan sürelerin, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı öngörülmüştür. Defter ve belge isteme yazısının 28/06/2013 tarihinde tebliğ edilmesi ve 15 günlük sürenin mali tatil içinde dolması nedeniyle, süre tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzayacağından, 30/07/2013 tarihinin, yüklenen suçun işlendiği tarih olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda suç tarihinin "14/07/2013" olarak yanlış gösterilmesi,
c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.