11. Hukuk Dairesi 2014/15764 E. , 2015/1228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/04/2014 tarih ve 2014/91-2014/154 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1970-1983 yılları arasında Almanya"da işçi olarak çalışan müvekkilinin 1984 yılında yurda kesin dönüş yaptığını, Almanya"da çalıştığı dönemde sigorta primleri ödenen müvekkilince, 60 yaşını doldurduğunda emekli olabileceği düşüncesiyle yurda döndükten sonra sigorta primlerinin akıbeti ile ilgilenilmediğini, 2012 Eylül ayı içerisinde müvekkilince sigorta primlerinin kendisine ödenmesi için yapılan başvuruda, ödemenin 10.06.1984 tarihinde ... Merkez Bankası"na yapıldığı bilgisinin verilmesi üzerine 31.05.2013 günlü dilekçesi ile kendisine ödeme yapılması istemiyle davalı bankaya talepte bulunulduğunu ancak, davalı tarafça bir ödemenin yapılmadığını ileri sürerek, 11.972,54 € (23.346.47 DM)"nin ... SGK tarafından davalı bankaya ödeme tarihi olan 10.06.1984 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, TTK"nın 68/1 maddesi uyarınca müvekkili bankanın ticari defter ve dayanaklarını 10 yıl saklamakla yükümlü bulunduğunu, davacının başvurusu sonucu .... Sigorta Kurumu’ndan gelen DEM 23.346,47"lık ödeme kararının 30.07.1984 tarihinde davacı tarafından teslim alındığını, yaklaşık 29 yıl sonra açılan somut davada her türlü talep hakkının zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın davacı tarafa yapılan havale tarihinden 29 yıl sonra açıldığı, davalı tarafından sunulan belgelerle dava konusu Alman Sigorta Kurumu tarafından davalı adına havale edilen miktarın davacıya ödendiğinin sabit olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı bankaya gönderilen davacıya ait paranın davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, iki ayrı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi olmayıp, hükümet tarafından kendisine verilen imtiyaza dayalı olarak faaliyette bulunan ve bir güven kurumu olan banka olup, kendisine tevdi olunan para, kıymetli evrak ve diğer değerleri gerek saklamak gerek verimli bir şekilde değerlendirmek gerekse talep halinde bunları hak sahiplerine faizi, getirisi ve kazancıyla birlikte iade etmek konusunda yasal yükümlülük altındadır. Bankaların hak sahiplerinin para ve para ile ölçülebilir değerleri üzerindeki bu derece geniş ve önemli tasarruf yetkileri nedeniyle bu konulardaki hak ve sorumluluklarının salt genel hükümlere göre tayini yeterli görülmediğinden bu alanda özel bir düzenlemeye gidilerek bankaların yapısı ve bankacılık işlemleri konusunda özel hükümler getiren ve öncelikle uygulanması gereken kanunlar çıkarılmış olup, somut olayda da davanın açıldığı tarihte 5411 sayılı Bankacılık Kanunu yürürlükte bulunmaktadır. Anılan Kanun"un "Zamanaşımı”na ilişkin 62. maddesinde, bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiştir. Davaya konu paranın davalı bankaya devredilmiş olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin anılan madde uyarınca tespit edilerek bu madde uyarınca tespit edilecek zamanaşımına esas başlangıç tarihinden itibaren iş bu davanın 10 yıllık sürede açılıp açılmadığının araştırılarak sonucuna göre davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti gerekirken olayda öncelikle uygulanması gereken özel hüküm niteliğindeki anılan 62. madde uyarınca bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde genel hükümlere göre yapılan değerlendirme sonucu davanın zamanaşımına uğradığına karar verilerek davanın bu nedenle reddi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Ödendiği kabul edilen alacağa ilişkin dosyada bulunan belgeler, yabancı dilde olup tercümesi yapılmamıştır. Faiz ödemesine ilişkin olarak sunulan belge de davacının eşine yapılan bir ödemedir ve o belgede dahi davacı tarafın imzası bulunmamaktadır. Anılan belge dışında başka bir belgeye de dosyada rastlanılmamıştır. Bu nedenlerle dosya içinde bulunan ve mahkemece ödemeye dayanak olarak alınan belgelerin çevirisi yapılmadan ve davacı hesabından ödemenin yapılıp yapılmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2). bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.