17. Hukuk Dairesi 2015/6070 E. , 2017/5512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu ... plakalı aracını 28.03.2012 tarihinde diğer davalı şirkete devrettiğini belirterek satışa ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ... Turz. Pet. Ür. Ser. İşl. Taş. İnş. Gıda San. Tic. Ltd. Şti vekili, müvekkilinin motorlu araç ticareti yaptığını satın almadan önce trafik kaydında haciz ve kısıtlamanın olmadığını, raiç bedel üzerinden satın alındığını belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., satışta muvazaanın olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece, dava konusu aracın yolcu taşıma minübüsü olduğu piyasa değeri asgari 325.000,00 TL olduğu satış sözleşmesinde 27.000 TL olarak gösterilerek 10.000,00 TL satıldığı, anacak davalı üçüncü kişi şirketin borçlunun ... dosyası borçları ve ... Bankasına olan 221.740,00 TL rehin bedeli ödediğini anlaşıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına
aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri ... yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı Yasanın 280/1.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği,aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla
hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda dava konusu aracın satışı ile ilgili olarak ivazlar arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte dava konusu araç ticari minibüs olup işyeri niteliğinde olduğundan, anılan maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmemiştir. Kaldı ki, tanık olarak ifade veren üçüncü kişi şirket yetkilisinin ağabeyi Hasan Palalı ifadesinde borçlu ile önceye dayalı tanışıklıkları olduğunu açıkca ifade etmiştir. Ancak araç 28.06.2013 tarihinde dava dışı...a satıldığı anlaşıldığından, davacının davayı anılan şahsa yöneltip yöneltmeyeceği veya İİK"nun 283/2.maddesi gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği tesbit edilmelidir.
Bu durumda davalılar arasındaki satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu ve tarafların birbirlerini tanıdıkları ve borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşıldığından İİK 280.madde gereğince davalılar arasındaki tasarrufun iptaline, davacının tercihine göre bedele dönüşme halinde davalı üçüncü kişinin aracı elinden çıkardığı tarihteki değeri tesbit edilerek davacının alacak ve ferileri sınırlı olarak tazminatla sorumlu tutulmasına, ikici satışın da iptali istemesi halinde ise dördüncü kişinin de davaya dahili sağlanarak ve kötüniyetli olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.