
Esas No: 2016/15434
Karar No: 2020/2029
Karar Tarihi: 20.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/15434 Esas 2020/2029 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki geçit hakkı kurulması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
1)Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’e yapılan gerekçeli karar tebliğinin yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak Tebligat Kanununun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu görülmüştür. Gerekçeli kararın davalılardan ...’ya da aynı şekilde yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, tebligatın usulsüz olduğu, ne var ki bu davalının 18.04.2018 tarihinde öldüğü görülmüştür. Bu nedenle adı geçen davalılar ile birlikte davalı ...’nun temin edilecek mirasçılık belgesine göre tespit edilecek mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği ile kanun yoluna başvuru süresinin beklenilmesi,
2)-Davaya konu ve davacının lehine geçit hakkı tesisi talep ettiği 101 ada 587 sayılı parselin etrafındaki kadastral yolları gösterir şekilde geniş pafta örneğinin ilgili kadastro müdürlüğünden temin edilerek dosyaya eklenmesi,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 20.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.