
Esas No: 2017/71
Karar No: 2019/974
Karar Tarihi: 26.09.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/71 Esas 2019/974 Karar Sayılı İlamı
T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS İLİŞKİN NİHAİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/71 Esas
KARAR NO : 2019/974
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2017
KARAR TARİHİ : 26/09/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında çeşitli para cinslerinden açık hesap satışının yapıldığını, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, müvekkil şirketin davalı şirketten döviz cinsinden alacaklı olduğunu, alacağın tahsil edildiği güne kadar kur farkının işletilmesi gerektiğini, davalı tarafın ekonomik açıdan zor duruma düştüğünü, bunun sonucunda açık hesabı kendi lehine olacak şekilde ortada muaccel olmuş alacaklar bulunmamasına rağmen muhasebe anlamında mahsuplaştırdığını ve kur farkı faturalarının kesilmesi için mutabakat sağlamaktan kaçındığını, borcunu gösteren mutabakata yanaşmayan davalı şirketin Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğü kanalı ile davacı müvekkile ... E. ile ilamsız icra takibi yaptığını, bu takipten sonra davalı tarafa ulaşılmaya çalışıldığım ancak telefonlara cevap verilmediğini, bu nedenle 15.12.2016 tarihinde .... no’lu Büyükçekmece ... Noterliği vasıtası ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin bilinen adreslerde tebliğ alınmaması nedeni ile Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğü kanalı ile müvekkil şirkete ilamsız icra takibi yapan davalı vekilinin aranı Idığım, ofisinde telefonu açan kişiye not bırakıldığını ancak bırakılan nota geri dönüş olmadığını, müvekkili şirketin açık hesap alacak miktarlarının her bir para cinsi üzerinden ayrı ayn belirlenmesine, dava tarihi ile muacceliyet gerçekleşeceğinden müvekkil şirketin döviz cinsinden olan alacak miktarları için bilirkişi marifeti ile kesilecek kur farkı fatura bedellerinin belirlenmesini, bu sayede ortaya çıkacak davacı müvekkilin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; taraflar arasında ticari ilişkiye bağlı açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ve davalı arasında olduğu söylenilen açık hesap satışı kapsamında, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davacı alacaklı ise; alacağın miktarının ne olduğu, davacının kur farkı talebinin yerine olup olmadığı, davacının iddiası kapsamında takas koşullarının somut olayda uygulanabilir olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafın 18/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ibraz ettiği, ıslah harcını yatırdığı, 29/06/2018 tarihli duruşmada davacı vekilinin davasını ıslah etmesiyle dava değerinin 300.000,00-TL'nin üzerinde olduğu nedeniyle dosya mahkememiz heyetine tevdii edilmiştir.
Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğüne ve İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verilmiş, istenen bilgi ve belgeler gönderilmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, şirket yetkilisinin adresinin "...../İSTANBUL" olduğunun tespit olunduğu, 17/03/2019 tarihli ara karar ile Davalı şirket yetkilisi ...'e davacı ve davalı arasında imzalandığı belirtilen mutabakat mektubu başlıklı belge sureti eklenerek bu belge suretiyle davalıya sözleşme içeriği ve sözleşme altındaki imzalara ve içeriğine itirazları olup olmadığı konusunda beyanda bulunmak üzere şirket yetkilisinin imza sirküsü ve kimliği ile birlikte gelecek duruşma hazır olması gerektiği, aksi taktirde sözleşmedeki imzaları ve içeriği kabul etmiş sayılacakları ihtarını içerir isticvap davetiyesi tebliğine karar verilmiş, davalı şirket yetkilisi ...'e isticvap davetiyesinin 04/04/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, yapılan tebligata rağmen davalı şirket yetkilisi duruşmaya katılmamıştır.
Davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre , davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti, işlemiş faizin faiz miktarının da tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 18/09/2017 günü, saat 14:00'de Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, 31/10/2017 tarihli raporda özetle; dava konusunun, davacı ile davalı arasında ticari ilişkiye bağlı açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili talebinden ibaret olduğu, davacının eski ticaret unvanının .... Tic. Ltd, Şti. olduğu, 04.01,2012 tarihli 7976 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ticari unvanını 29.12.2011...San. Tic. A.Ş. olarak değiştirmiş olduğu, davacının dava tarihinden sonra 05.04.2017 tescil tarihi itibariyle ... ünvanı ile ticari faaliyetine devam ettiği, davacının 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı yan tarafından dosyaya mübrez evraklarda ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle, tespit ve değerlendirme yapılamadığı, davalı yan tarafından farklı tarihlerde gönderilen mutabakat mektuplarında davacı yan kayıtlarıyla mutabakat tutarının genel olarak uyuştuğu, anlaşmazlık durumunda ise davalı yan tarafından bir sonraki mutabakat tutannın değiştirilerek davalı yan ticari defterlerindeki kayıtlarla uyumlu olan tutarlarla aynı hale getirildiği, dolayısıyla davacı yana ait ticari defter ve belgelerin davalı yan tarafından doğru olarak kabul edildiği kanaatini oluşturduğu, davacı ve davalı arasında kur farkı faturası düzenlenmesine ilişkin, herhangi bir sözleşme bulunmadığı ve taraflar arasında daha önce düzenlenmiş bir kur farkı faturası bulunmadığı için davacı ve davalı yan arasında kur farkı faturası düzenlenmesine dair bir teamülün oluşmadığı, davacının, davalı yana ait 429.000,00 USD ve 182.000,00 EURO borcu tahsil amacıyla T.C. Büyükçekmece ... Noterliğinden ... no’lu 15.12.2016 tarihli ihtarnameyi göndermiş olduğu, ancak davalı yana ulaştığına dair tebliğ şerhine sahip bir evrakın dosya münderecatında tespit edilemediği, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, bununla beraber davacı tarafın dava dilekçesinde işlemiş faize ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı, neticeten; davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 182.795,90 Euro ve 429.221,47 USD alacaklı olduğu kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun davacının taleplerini karşılamaya yeterli olmadığı anlaşılmakla Kur farkı için teamül uygulaması kriterinin uygulanmayacağı hususunun dikkate alınarak davacının talep edebileceği kur farkı miktarının ve talep edebileceği işlemiş faizin tespit edilmesi amacıyla bilirkişiden yeniden ek rapor alınmasına karar verilmiş, 04/02/2019 tarihli ek raporda özetle ; kök raporda “Davacının, davalı yana ait 429.000,00 USD ve 182.000,00 EURO borca tahsil amacıyla T.C. Büyükçekmece .... Noterliğinden ... no’lu 15.12,2016 tarihti ihtarnameyi göndermiş olduğu, ancak davalı yana ulaştığına dair tebliğ şerhine sahip bir evrakın dosya mlinderecatında tespit edilemediği, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, bununla beraber davacı tarafın dava dilekçesinde işlemiş faize ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı” yönündeki görüşleri gerekse davacının 18.04.2018 tarihli ıslah ve faiz talebi dilekçesinin sonuç kısmında “davacı müvekkil atacağına dava tarihi olan 23.01.2017 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD ve Euro cinsinden dövize uyguladıkları 1 yıllık mevduata dair en yüksek faiz oranı uygulamak suretiyle, fiili ödeme günündeki döviz efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalı taraftan tahsilini" talep ettiği hususları göz önünde bulundurulduğunda dava tarihi öncesi işlemiş faiz atacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği (davacı talebinin de bu yönde olduğu), henüz davalının döviz borcunu ödeme tarihi belli olmadığından davacının kur farkı faturası kesmesini gerektiren durumun bulunmadığı, kaldı ki davacı alacağının döviz cinsinden talep edildiği gözetildiğinde kur farkı faturasının ne kadar düzenlenmesi gerektiğinin tespitinin dava konusu olan döviz cinsinden alacak tutarını da etkilemeyeceği, bu çerçevede dava konusu alacak tutarının tespitini değiştirmeyecek kur farkı faturasının ne kadar kesileceği hususunun Mahkemeye eliyle tespit ettirilmesindeki talebe ilişkin hukuki yararın takdirinin Mahkemeye ait olduğu, Mahkeme tarafından davacının davalıya düzenlemesi gereken kur farkı miktarının belirlenmesi amacıyla yapılan hesaplamada davacının davalıdan olan USD alacağı hesabı için 133.902.06 TL. Euro Hesabı alacağı için ise 61.200,07 TL olmak üzere döviz alacakları toplamı için ceman 195.102,13 TL kur farkı faturası düzenleyebileceği, kök rapordaki "davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 182.795,90 Euro ve 429.221,47 USD alacaklı olduğu" yönündeki tespitin baki olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter , kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi inceleme yaptırılarak davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre , davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti, işlemiş faizin faiz miktarının da tespiti hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılarak ayrıntılı rapor alınması için İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş, 11/06/2019 tarihli talimat raporunda özetle; davalı şirketin .. Mahallesi .... Sokak No:... Daire .... .... / İzmir adresine gidildiğinde ilgili adreste ...’nin Kasım 2018 tarihinden itibaren ikamet ettiği tespit edildiği, ... davalı şirketin bu adreste bulunmadığını, yine daha önceden davalı şirket adına Mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişilerin geldiğini tarafına beyan ettikleri, davalı tarafın ticari defter incelemesi yapılamadığı, mahkemece İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, 20.09.2018 tarihli cevap yazısında ... vergi numaralı .... San. Tic.A.Ş. ‘nin tarh dosyası tetkikinde 30.12.2014 tarihinde Küçükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünden nakil geldiğini, en son bilinen işyeri adresi olan ..... İzmir adresinde bulunmaması nedeni ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 160. Maddesi iel ... Uygulama iç genelgesine istinaden dairede ki mükellefiyet kaydının 31.03.2017 tarihi itibari ile re’sen terk ettirildiği”mahkemeye bildirildiği bildirilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporları, yazı cevapları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından dayanılan mutabakat belgesinin davalıdan sadır olup olmadığı, davalıdan sadır ise iddia olunan alacak ilişkisine ve cari hesaptan doğan yani açık hesaptan doğan ilişkiye etkili olup olmadığı,takip tarihi itibari ile cari hesap yani açık hesap ilişkisi çerçevesinde tarafların borç alacak durumlarının ne olduğu,davacı vekilinin yapacağı açıklama ve delillerini somutlaştırıcı dilekçelere göre davacının sunmuş olduğu belgelerin birbirleriyle uyumlu olup olmadığı, uyumlu ise iddia olunan alacak ilişkisine etkisinin ne olduğu,taraflar arasında varlığı tartışılmayan sözleşme içeriğinin sonuca etkisinin ne olduğu, sonuç olarak takip tarihi itibari ile cari hesap yani açık hesap ilişkisi çerçevesinde davacının alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alınan raporlar ve incelenen kayıtlara göre davalı yan tarafından farklı tarihlerde gönderilen mutabakat mektuplarında davacı yan kayıtlarıyla mutabakat tutarının genel olarak uyuştuğu, anlaşmazlık durumunda ise davalı yan tarafından bir sonraki mutabakat tutannın değiştirilerek davalı yan ticari defterlerindeki kayıtlarla uyumlu olan tutarlarla aynı hale getirildiği, dolayısıyla davacı yana ait ticari defter ve belgelerin davalı yan tarafından doğru olarak kabul edildiği kanaatini oluşturduğu ve neticeten "davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 182.795,90 Euro ve 429.221,47 USD alacaklı olduğu" alacaklı olduğunun görüldüğü açıklanmıştır.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Somut uyuşmazlık yönünden bakıldığında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarında da açıklandığı üzere HMK. 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki HMK. 220. (HUMK. 330, 331, 332 ) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Eş söyleyişle, belirtilen bu durumda ticari defterlerde HMK. 219. ve sonraki maddeleri anlamında "belge" niteliğindedir.
Davalının bulunduğu yer mahkemesine istinabe yazılmış olup Davalı şirket vekiline ihtaratlı olarak inceleme gün ve saati tebliğ edilmiş, sonuçları hatırlatılmış olduğu halde davalı taraf ısrarla defterlerini sunmaktan kaçınmıştır.
Kaldı ki davalı tarafa daha önce de süre verilmiş, hatta bu çerçevede de kendisine usule uygun olarak duruşmada ihtarat yapılmış olmasına rağmen davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmaktan kaçınmıştır.
Somut olayda, davacı tarafın açıkça delil olarak dayanmasına ve mahkememizce de o yönde ara kararı verilip, gereği yerine getirilmesine rağmen, davalı taraf, kendisine ait ticari defterleri bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkemeye sunmamış, dolayısıyla, bilirkişi incelemesi dosya kapsamındaki deliller ve davacı tarafın ticari defterleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Bu durumda HMK. 220. maddesi uyarınca, davacı tarafın davalıya ait ticari deferlere ilişkin açıklamasının, yani icra takibinin dayanağının oluşturan cari hesaba dayalı faturalara konu malların davalıya teslim edildiğinin TL bakiye alacağının kaldığının davalı defterleri içeriğinden anlaşılacağı yönündeki davacı iddiasının doğru bulunduğunun kabulü gerekir.
Bilirkişinin hazırlamış olduğu rapor içeriği mahkememizce varılan sonucu doğrulamakta olup muhasebesel olarak gerekçeli, denetime elverişli ve dayanak belgelerin muhasebesel evrak olarak birbiri ile örtüştüğünü ortaya koyan hükme esas alınabilir nitelik arzetmektedir.
Yine yargılama aşamasında davalı şirket temsilcisine davalı şirkete atfedilen dava ve takip konusu borç tutarı miktarı içeren imzalı mutabakat belge içeriği ile ilgili olmak üzere HMK.m.169 gereği isticvap davetiyesi tebliğ olunduğu halde davalı şirket temsilcisi "...''a yapılan usule uygun tebligata rağmen ve mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemiştir.böylece davalı şirketin isticvap edilmesine karşın davalı şiket yetkilisinin duruşmaya gelerek beyanda bulunmadığı,buna göre takibe konu faturalarda yazılı malların mal teslimine yetkili kişi tarafından alınmış kabul edilmiştir.
Nihayet önemle belirtilmelidir ki 6098 sayılı BK. 116. (e. BK. m. 100) maddesi uyarınca davalı şirket tüm çalışanlarını ve yazışma yapan tüm kişileri işin önem ve niteliğine uygun olarak dikkatli olarak seçmek ve istihdam etmek zorunluluğu altındadır. Davalı çalışanlarının, davalının dış ilişki kapsamında başka şirketler ile yapılan ticari ilişkide hatalı davranması ve çalıştığı şirketi zarara uğratması, davalı şirketin çalışanları ile davalı şirket arasındaki iç ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık konusu olabilir ise de bu iç ilişki dışında kalan davacıyı güven teorisi ve dürüstlük kuralı gereği hukuken bağlayamaz. Bu nedenle somut davada , davalı şirket çalışanlarına atfedilen kusurdan , bağımsız bir tüzel kişilik olan davacı şirketin sorumlu olması ve alacak hakkını talep etmesinin engellenmesi hukuka aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle; dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğu sabit olup davacının sunduğu ıslah dilekçesinde de mahsup talebi yerinde görülerek bakiye bedel üzerinden davanın kabulü ile 182.791,90 Euro ve 21.138,32 USD'nin dava tarihi olan 23.01.2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ve EURO cinsinden dövize uyguladıkları 1 yıllık mevduata dair en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki döviz efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE;
182.791,90 Euro ve 21.138,32 USD'nin dava tarihi olan 23.01.2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4A maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ve EURO cinsinden dövize uyguladıkları 1 yıllık mevduata dair en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle, fiili ödeme günündeki döviz efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 56.129,98-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 853,88-TL harç ile 13.979,00-TL ıslah harcının mahsubuna, bakiye 41.297,10-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 853,88-TL peşin harç ile 13.979,00-TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 46.817,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 325,05-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.575,05-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK'nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360'ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/09/2019
Başkan ...
¸
Üye ...
¸
Üye ...
¸
Katip ...
¸
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.