19. Ceza Dairesi 2017/5484 E. , 2018/771 K.
"İçtihat Metni"5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"na muhalefet etmek suçundan suça sürüklenen çocuk ..."ın, anılan Kanun"un 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri uyarınca 1.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 18/10/2017 gün ve 7841 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/11/2017 gün ve KYB. 2017 / 61004 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Suça sürüklenen çocuk ..."ın kayden 15/09/1995 doğumlu olup Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 14/12/2016 tarihli ve 2015/38530 soruşturma, 2016/44492 esas, 2016/37927 sayılı iddianamesinde bu sanık yönünden suç tarihinin 09/08/2013 olarak belirtilmesi, mahkemenin kabulünün de bu yönde olmasına karşın sehven gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 2015-2016 yılları olarak belirtildiği, ancak sanığın suç tarihi itibarıyla 18 yaşını ikmal etmediğinin anlaşılması karşısında, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu hükümlerine tabi olan sanık yönünden evrakın tefrik edilip anılan kanun hükümleri gereğince yargılama yapılması için görevsizlik kararı verilerek, suça sürüklenen çocuk sahte olarak numara taşıma işleminin gerçekleştirildiği iş yerinde stajyer öğrenci olarak çalıştığının iddia edilmesi karşısında, suç tarihi itibariyle imza yetkisinin bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi için Ankara Çocuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde yargılamaya devamla mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun "İştirak hâlinde işlenen suçlar" başlıklı 17. maddesi;
"(1) Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülür.
(2) Bu hâlde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber, mahkeme lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir.
(3) Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür...",
5271 sayılı CMK"nın "Re"sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık" başlıklı 4/1. maddesi; "...Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re"sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü saklıdır...",
5271 sayılı CMK"nın "Duruşmanın sona ermesi ve hüküm" başlıklı 223/5,6. maddeleri;
"...(5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.
(6) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur..."
5237 sayılı TCK"nın "Yaş küçüklüğü" başlıklı 31/3. maddesi; "...Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz...",
5809 Sayılı Kanun"un "Abone ve cihaz kimlik bilgilerinin güvenliği" başlıklı 56/4. maddesi; "...Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz...",
5809 sayılı Kanun"un "Cezai hükümler" başlıklı 63/10. maddesi; "...Bu Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır...", hükümlerini amirdir.
Kanun yararına bozma talebine konu dosyada; suça sürüklenen çocuk ..."ın doğum tarihinin 15.09.1995 olduğu, suça konu abonelik sözleşmesinin imzalandığı, dolayısıyla suçun işlendiği tarihin; 09.08.2013 günü olduğu, suç tarihinde sanığın henüz 18 yaşını doldurmadığı, 15-18 yaş arasında bulunduğu, suça sürüklenen çocuk suçun işlendiği telefon bayiinde, staj eğitimini tamamlamak üzere stajyer olarak bir süre çalıştığı, ancak bayi adına düzenlenen sözleşmelere imza atması hususunda imza atmaya veya şirketi temsile hak ve yetkisinin bulunmadığı, keza sözleşme aslı üzerinde yer alan "Bulut İletişim" kaşesi üzerinde hiçbir imza bulunmadığı gibi sözleşmenin sağ üst köşesinde sanığın isim ve soyisminin yazılı olduğu, bu durumda sanığın sözleşmeyi Kanun kapsamında ilgili operatör ve yetkili kıldığı bayii adına imzalama ve hattı iletişime açma gibi bir abonelik işlemi gerçekleştirmesinin mümkün görülmediği, öte yandan mahkemece sanık hakkında neticeten verilen 1000 TL adli para cezasının, TCK"nın 31/3 hükmündeki yaş küçüklüğü başlıklı indirimden yararlandırılmadığı, neticeten verilen cezanın 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 23. ve 5271 sayılı CMK"nın 231. maddelerinde belirtilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının tartışılmadığı, bu konuda hükümde herhangi bir gerekçe de yazılmadığı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesinde yazılı gerekçeyle kanun yararına bozulması istenen Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/913 esas, 2017/309 sayılı kararının, kanun yararına bozma yoluna giden suça sürüklenen çocuk cezai sorumluluğunun; yaş küçüklüğü nedeniyle sınırlı olması veya sanığın hareketlerinin suç oluşturmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi yönünde değişik gerekçelerle de kanun yararına bozma istemine gidilip gidilmeyeceği hususlarında, gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.