
Esas No: 2015/18748
Karar No: 2015/18748
Karar Tarihi: 24/5/2018
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
AKGÜN CANAL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/18748) |
|
Karar Tarihi: 24/5/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
Raportör |
: |
Heysem KOCAÇİNAR |
Başvurucu |
: |
Akgün CANAL |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş,
ekonomik değere ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra
edilmemesi nedeniyle kararların icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/11/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Alacak İsteğine
İlişkin Yargılama Süreci
6. İller Bankası A.Ş. (Banka) Hatay ili Dörtyol ilçesi Kuzuculu-Yeşil-Altındağ İçme Suyu İnşaatı işini ihaleye
çıkarmış ve başvurucunun murisi Ö.C. sunmuş olduğu teklifle ihaleyi almıştır.
7. İhale gereğince taraflar arasında 18/12/1996 tarihli sözleşme
imzalanmıştır.
8. Başvurucunun murisi 17/8/1998 tarihli dava dilekçesiyle ihale
öncesinde inşaat işini üstlendiği bölgenin terör bölgesi olduğu hususunda
bilgilendirilmediği gibi idare tarafından gerekli tedbirlerin de alınmadığını,
makine ve ekipmanını işin yapılacağı sahaya nakletmesine rağmen güvenliğin
sağlanamaması nedeniyle işe başlayamadığını ve 6/5/1998 tarihinde teröristler
tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucunda sahada bulunan makine ve
ekipmanın tahrip edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak
kaydıyla 25.000.000 TL (eski TL) maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi
talebinde bulunmuştur.
9. Başvurucunun murisi talep ettiği maddi tazminat miktarını ek
dava ile 151.754.924.000 TL artırmış, hukuki ve fiilî irtibat nedeniyle davalar
birleştirilmiştir.
10. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/10/1999 tarihli karar
ile davacının proje dışı yol yapımı ve boru ferşiyatından
kaynaklanan toplam 67.136.689.000 TL maddi zararının davalı kurumdan tahsiline
karar vermiş, diğer taleplerini reddetmiştir.
11. Karar taraflarca temyiz edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk
Dairesi 13/4/2000 tarihli kararla davacının temyiz itirazlarının reddine karar
vermiştir. Davalı Bankanın bir kısım temyiz itirazlarını haklı bulan Daire,
proje dışı yol yapımından kaynaklanan alacağın usulüne uygun olarak
belirlenmediğine, davalı idarenin hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik
itirazlarının karşılanmadığına ve yapılan işin varlığı ve metrajı taraflar
arasında çelişkili olduğundan mahallinde keşif yapılması gerektiğine işaret
ederek hükmün bozulmasına karar vermiştir.
12. Başvurucunun murisi olan davacı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.Yargıtay 15. Hukuk
Dairesi 27/9/2000 tarihli kararında davacının makine ve ekipmanının
teröristlerce yakılmasından kaynaklanan alacağa ilişkin karar düzeltme isteğini
yerinde bulmuş ve gerekli araştırma ve incelemenin yapılması amacıyla hükmün bu
kısmını da bozmuştur.
13. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi bozmaya uymuş ve
19/7/2001 tarihli kararı ile proje dışı yol yapımından kaynaklanan
14.860.170.000 TL"nin tahsiline, boru ferşiyatından
kaynaklanan alacak isteğinin ise reddine karar vermiştir. Mahkeme aynı kararda
makine ve ekipmanın yakılmasından kaynaklanan tazminata ilişkin karar düzeltme
isteği üzerine verilen bozma kararına karşı direnmiştir.
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) 6/2/2002 tarihli kararla
direnmeye konu makine ve ekipmanın teröristlerce yakılmasından kaynaklanan
zarar istemine ilişkin direnme kararını bozmuş ve diğer temyiz itirazlarının
incelenmesi için dosyayı Yargıtay 15. Hukuk Dairesine göndermiştir.
15. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 30/5/2002 tarihli kararıyla ilk
derece mahkemesinin proje dışı yol yapımından kaynaklanan 14.860.170.000 TL
ödenmesi ve boru ferşiyatından kaynaklanan tazminat
isteğinin reddine ilişkin 19/7/2001 tarihli kararının onanmasına ve direnme
kararına konu tazminat isteği yönünden bozma çerçevesinde yargılama yapılmak
üzere dosyanın mahalline iadesine karar vermiştir.
16. Başvurucunun murisi olan davacı, boru ferşiyatından
kaynaklanan 51.518.286.000 TL alacak isteği yönünden karar düzeltme talebinde
bulunmuştur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 16/1/2003 tarihli kararıyla bu talebi
reddetmiştir.
17. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi bozmaya uyarak makine ve
ekipmanın teröristlerce yakılmasından kaynaklanan alacak talebi yönünden
yargılamaya devam etmiştir. Mahkeme yargılama sonucunda 2/6/2005 tarihli
kararla 60.000.000.000 TL alacağın değişen oranlarda avans faizi ile davalı
Bankadan tahsiline karar vermiştir.
18. Temyiz edilen hüküm, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 9/3/2006
tarihli kararı ile onanmış ve karar düzeltme isteğinin 16/10/2006 tarihinde
reddiyle kesinleşmiştir.
B. Alacağın İcrasına
İlişkin Yargı Süreci
19. Başvurucunun murisi Ö.C. 12/11/1999 tarihinde Ankara 1.
Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/1999 tarihli kararına dayalı olarak davalı
kurum hakkında 67.136.689.000 TL asıl alacak, 69.527.858.745 TL işlemiş faiz ve
vekâlet ücretinden oluşan toplam 138.353.597.592 TL ödenmesi talebiyle icra
takibi başlatmıştır.
20. İcra takibine dayanak kararın bozulmasından sonra aynı
mahkeme tarafından verilen 19/7/2001 tarihli karar icra dosyasına sunulmuştur.
Borçlu Banka dosyaya sunulan ikinci karar üzerine 14.860.170.000 TL asıl alacak
üzerinden hesaplanan 53.929.812.000 TL"yi alacaklı tarafa ödemiştir.
21. Başvurucunun murisi aynı icra takibi üzerinden 30/1/2003
tarihinde asıl ve işleyen faiz alacağı olarak toplam 247.017.458.457 TL"nin
ödenmesi talebinde bulunmuştur. Borçlunun şikâyeti üzerine Ankara 12. İcra
Hukuk Mahkemesi icra takibinin dayanağı olan 19/7/2001 tarihli kararda hüküm
altına alınan 14.860.170.000 TL alacağı esas almış ve yapmış olduğu
değerlendirmede 30/1/2003 tarihi itibariyle bakiye borcun 9.334.043.028 TL
olduğu tespitini yapmıştır. Karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Borçlu anılan miktarı icra dosyasına yatırmıştır.
22. Başvurucunun murisi, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesine
müracaat ile 14/10/1999 tarihli kararda hükmedilen 67.136.689.000 TL alacaktan
proje dışı yol yapım bedeli olarak belirtilen 15.618,40 TL"lik kısmı
düşüldükten sonra kalan 51.518,28 TL alacak miktarının kesinleştiğine dair şerh
verilmesini istemiştir. Mahkemece bu isteğin kabulüyle 5/5/2008 tarihinde
ilgili karara düşülen şerh, itiraz üzerine 27/5/2008 tarihinde iptal
edilmiştir.
23. Kesinleştirme şerhi verilip bu şerh henüz iptal edilmeden
önce başvurucu murisi şerhte belirtilen 51.518,28 TL alacak üzerinden asıl ve
işlemiş faiz alacağı olarak toplam 698.036,59 TL ödenmesi talebinde
bulunmuştur. İcra müdürlüğü anılan miktarı içerir 13/5/2008 tarihli muhtırayı
borçluya göndermiştir. Borçlu, işlemi şikâyet etmiş; Ankara 9. İcra Hukuk
Mahkemesi 21/1/2009 tarihli karar ile 698.036,59 TL ödenmesine dayanak yapılan
kesinleştirme şerhi daha sonradan iptal edildiğinden ve takibin dayanağı olan
mahkeme kararında hüküm altına alınan 14.860,17 TL üzerinden hesaplanan borç miktarı
da icra takibi sırasında borçlu tarafından ödendiğinden şikâyetin kabulüyle
13/5/2008 tarihli muhtıranın iptaline karar vermiştir. Karar Yargıtay
denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
24. Başvurucunun murisi 5/5/2008 tarihli kesinleştirme şerhine
dayanarak borçluya icra müdürlüğü vasıtasıyla 13/5/2008 tarihli muhtıranın
içeriği ile benzer şekilde 17/6/2008 tarihinde ikinci bir muhtıra göndermiştir.
Borçlunun şikâyeti üzerineAnkara 9. İcra Hukuk
Mahkemesi, 19/10/2010 tarihli kararıyla daha önceki kararındaki gerekçeye atıf
yaparak şikâyetin kabulüne karar vermiş ve muhtırayı iptal etmiştir. Karar
Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
C. Tazminat Davalarına
İlişkin Yargılama Süreci
25. Başvurucunun murisi 17/10/2011 tarihli dilekçesiyle, Ankara
9. İcra Hukuk Mahkemesinin 21/1/2009 ve 19/10/2010 tarihli kararlarını veren
hâkimler ile bu kararların temyiz ve karar düzeltme incelemesinde görev alan
Yargıtay daire başkanı ve üyelerinin verdikleri bu kararlarla daha önceden
lehine kesinleşmiş bulunan hükmü hukuka aykırı olarak ortadan kaldırdıklarını
ve bunun sonucunda kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek ihlalin
tespiti ve manevi tazminata karar verilmesi talebiyle, ilgili hâkimlere karşı
dava açmıştır. Başvurucu aynı dilekçede ayrıca, kesinleştirme şerhine ve bu
şerh üzerine yapılan icra müdürlüğü işlemlerine karşı şikâyet yoluna giden
Banka"yı da aynı nedenlerle sorumlu tutmuş ve davalı olarak göstermiştir.
26. Yargıtay HGK (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) yapmış olduğu
yargılama sonucunda16/12/2011 tarihli kararla davanın usulden reddine karar
vermiştir. Aynı kararda ayrıca, Banka"ya yönelik davaya ilk derece mahkemesi
sıfatıyla bakılamayacağından tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar
vermiştir. Yargıtay HGK tefrik edilen dosya yönünden yapmış olduğu yargılamada
16/12/2011 tarihli kararla dava dilekçesinin görev yönünden reddiyle dosyanın
talep hâlinde görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar
vermiştir.
27. Başvurucu murisi Yargıtay HGK"nıniki
kararını temyiz etmiş, Yargıtay Büyük Genel Kurulu 21/1/2013 tarihli kararları
ile iki kararı da onamıştır.
28. Talep üzerine kişilik haklarına saldırı iddiasıyla Banka
aleyhine açılan davada yargılamaya asliye hukuk mahkemesinde devam edilmiştir.
Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 17/6/2014 tarihli kararıyla davalı Banka"nın
eylem ve işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar
vermiştir. Hüküm Yargıtay denetiminden geçerek 29/9/2015 tarihinde
kesinleşmiştir.
29. Nihai karar 3/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu
30/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 24/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
31. Başvurucu, murisi tarafından Banka aleyhine açılan davada
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/1999 tarihinde toplam 67.136,68 TL
alacağı hüküm altına aldığını, kararın temyizi üzerine bu alacağın proje dışı
yol imalatından kaynaklanan 15.618,40 TL"lik kısmı bozmaya konu edilmekle,
bozma dışında kalan 51.518,28 TL"lik kısım yönünden alacağın kesinleştiğini,
ancak icra takibine rağmen kesinleşen alacağın tahsilinin mümkün olmadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu çerçevede başvurucununyukarıda
yer verilen şikâyetlerinin özünün kesinleşmiş yargı kararının uygulanmaması
hususuna ilişkin olduğu görüldüğünden belirtilen ihlal iddiası niteliği gereği
kararların icrası hakkı yönünden incelenmiştir.
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
34. Anayasa"nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
35. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez."
36. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu
olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır.
Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel
hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken
şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili
güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa"nın, yasama ve yürütme organları ile
idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının
değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138.
maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi
gerektiği açıktır (Arman Mazman,
B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
37. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü
ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak
iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde
etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
38. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkeme
hakkıdır. Mahkeme hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda
mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme
kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan
ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa
yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının
uygulanması "mahkeme hakkı" kapsamında değerlendirilmektedir. Buna
göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir,
ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde,
nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde
uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının
herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde "mahkeme hakkı" da
anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım,
B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
39. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam
zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe
rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan
bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının
uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da
takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını
kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili olup
olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede
belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım,
§ 29).
40. Somut olayda başvurucu, Ankara 1. Asliye Ticaret
Mahkemesinin 14/10/1999 tarihli kararının murisi lehine 51.518.28 TL"nin avans
faizi ile birlikte ödenmesi hükmünü içerdiğini ileri sürmektedir. Bu itibarla
anılan kararın icra edilip edilmediği noktasındabaşvuruya
konu mahkeme kararının icrası mümkün olan kararlardan olup olmadığı
irdelenmelidir.
41. Anılan kararda hükmedilen tazminat miktarı proje dışı yol
yapımı ve boru ferşiyatından kaynaklanan alacak
kalemlerinin toplamından oluşmaktadır. Taraflarca temyiz edilen karar, Yargıtay
15. Hukuk Dairesi tarafından 13/4/2000 tarihinde bozulmuş ve bozma
doğrultusunda yeniden yargılama yapılmak üzere dosya ilk derece mahkemesine
gönderilmiştir. İlk derece mahkemesi bozmaya uyarak yaptığı yargılama sonucunda
19/7/2001 tarihli kararı ile proje dışı yol yapımından kaynaklanan
14.860.170.000 TL"nin tahsiline ve boru ferşiyatından
kaynaklanan alacak isteğinin reddine karar vermiştir.Anılan karara yönelik temyiz ve karar
düzeltme istekleri Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30/5/2002 tarihli onama ve
16/1/2003 tarihli karar düzeltme isteğinin reddine dair kararlarıyla
reddedilmiştir.
42. Başvurucunun murisi, 14/10/1999 tarihli karara dayalı olarak
Banka hakkında ilamlı icra takibi başlatmış ve bu kararın kesinleştiğini ileri
sürerek farklı tarihlerde muhtıralar göndermiştir. Hâl böyle iken borçlunun
Banka"nın şikâyeti üzerine yapılan yargılamalarda icra mahkemesi, takibin açılmasına
dayanak teşkil eden 14/10/1999 tarihli kararın Yargıtay tarafından bozularak
ortadan kaldırılmış olması ve bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen
19/7/2001 tarihli kararda başvurucunun ileri sürdüğü şekilde boru ferşiyatından kaynaklanan bir alacağa hükmedilmemiş
olmasını gerekçe göstererek icra müdürlüğü işlemlerinin iptaline karar
vermiştir.
43. Bu itibarla başvurucunun bireysel başvuru formunda ileri
sürmüş olduğu iddiaların icra aşamasında murisi tarafından ileri sürüldüğü ve
bu iddialara ilişkin olarak ilk derece mahkemesinin icra kabiliyetine sahip bir
kararın varlığını irdelediği görülmüştür. İlk derece mahkemesi yapmış olduğu
değerlendirmede, bozmayla ortadan kaldırılan bir hükme dayalı olarak hak iddia
edilemeyeceğini, bozmadan sonra verilen kararda da başvurucunun iddia ettiği
şekilde bir alacağa hükmedilmediği sonucuna varmış ve paranın tahsiline yönelik
işlemlerin iptaline karar vermiştir. Verilen bu kararlar Yargıtay tarafından
usul ve kanuna uygun bulunmuştur. Somut olayın özel koşullarında başvurucu
lehine maddi bir alacağı hüküm altına alan kararın varlığından söz
edilemeyeceğinden mahkemece verilen bir kararın ilgili yargı mercilerince
uygulanmadığı ya da uygulanmasının yargı mercilerince engellendiğinden söz
edilemez. Dolayısıyla belirtilen şikâyetler bağlamında başvurucunun kararların
icrası hakkına yönelik bir müdahalenin olmadığının açık olduğu sonucuna
varılmıştır.
44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
24/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.