
Esas No: 2014/3063
Karar No: 2014/3063
Karar Tarihi: 10/3/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET ALKAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/3063) |
|
Karar Tarihi: 10/3/2015 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör Yrd. |
: |
Derya ATAKUL |
Başvurucu |
: |
Mehmet ALKAN |
Vekili |
: |
Av. İsmail YILDIRIM |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 2006 yılında verilen soruşturma emri üzerine ""asta müessir fiil"" suçundan 2011
yılında hakkında dava açıldığını, yapılan yargılama sonunda 2013 yılında hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildiğini, bu kararın 2019
yılına kadar geçerli olacağını, makul sürede yargılama yapılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 10/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına
engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/12/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 7/1/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri emrinde Yarbay olarak
görev yapmaktadır.
8. Başvurucu, 23/4/2006 tarihinde Alay Komutanı hakkında
Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Eğitim Komutanlığına şikâyette bulunmuştur.
9. Jandarma Eğitim Komutanlığı, yaptığı tahkikat sonrasında
16/5/2006 tarihinde tahkikat raporunu hazırlayarak Jandarma Genel Komutanlığına
sunmuş, aynı tarihte başvurucuya bilgi vermiştir.
10. Yapılan işlemler sonrasında Gaziantep 5. Zırhlı Tugay
Komutanlığınca 23/8/2006 tarihinde, "müteaddit
olarak asta müessir fiil, görevi kötüye kullanmak, erleri hizmetçiliğe vermek,
resmi evrakta sahtecilik ve sair hallerde memuriyet nüfuzunu suistimal etmek" suçlarından Askeri
Savcılığa soruşturma emri verilmiştir.
11. Başvurucu ve yedi şüpheli hakkında yapılan soruşturma
sonunda, Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) Gaziantep 5. Zırhlı Tugay
Komutanlığı Askeri Savcılığının 18/10/2011 tarih ve E.2011/14 sayılı
iddianamesi ile başvurucunun ""asta müessir
fiil"" suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
12. KKK Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri
Mahkemesi, 1/10/2013 tarih ve E.2013/412, K.2013/582 sayılı kararı ile
başvurucunun, beş kez "asta müessir
fiil" suçundan yirmi beşer gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir.
13. Anılan karara yapılan itiraz, KKK Malatya 2. Ordu
Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 13/1/2014 tarih ve 2014/A-12-9 sayılı kararıyla
kesin olarak reddedilmiştir.
14. Karar, başvurucuya 10/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu, 10/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
16. 22/5/1930 tarih ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"nun 117.
maddesinin (1) numaralı fıkrası, 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu"nun 231. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 10/3/2014 tarih ve 2014/3063 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, 16/5/2006 tarihinde, Jandarma Eğitim
Komutanlığınca düzenlenen tahkikat raporu üzerine Askeri Savcılık tarafından
hakkında soruşturma başlatıldığını, uzun süre işlemsiz bırakılan soruşturma
sonunda 18/10/2011 tarihinde "asta müsessir fiil" suçundan kamu davası
açıldığını, KKK Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesinin
1/10/2013 tarihli kararına yaptığı itirazın reddedilmesi sonucu, 13/1/2014
tarihinde hükmün kesinleştiğini, 2006 yılından 2011 yılına kadar soruşturma
dosyasında hiçbir işlem yapılmadığı için ilgili Cumhuriyet Savcısı hakkında "ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak"
suçundan kamu davası açıldığını, yargı makamlarının kusurları nedeniyle
yargılamanın uzun sürdüğünü, bu nedenle 2013 yılında verilen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararının 2019 yılına kadar geçerli olacağını,
makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucu, Jandarma Eğitim Komutanlığı tarafından yapılan
tahkikat sonunda 16/5/2006 tarihinde tahkikat raporunun hazırlanarak Jandarma
Genel Komutanlığına sunulduğunu, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığının
23/8/2006 tarihli soruşturma emri üzerine Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı
Askeri Savcılığınca hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında ""asta müessir fiil"" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
Başvurucu hakkında isnat olunan suç, 1632 sayılı Kanun"un 117. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu
çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No:
2012/625, 9/1/2014, § 32).
24. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut
başvuru açısından bu tarih, başvurucunun şikâyeti üzerine Jandarma Eğitim
Komutanlığınca tahkikat yapılarak, suç işlediği iddiasına ilişkin tahkikat
raporunun Jandarma Genel Komutanlığına ve başvurucuya bildirildiği 16/5/2006
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının
nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih,
KKK Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen karara
yapılan itirazın KKK Malatya 2. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince kesin
olarak reddedildiği 13/1/2014 tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucunun, Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Eğitim Komutanlığına yaptığı
şikâyet üzerine Jandarma Eğitim Komutanlığı tarafından 16/5/2006 tarihinde
tahkikat raporu hazırlanarak Jandarma Genel Komutanlığına sunulduğu ve
başvurucuya da bilgi verildiği, yapılan işlemler sonrasında 5. Zırhlı Tugay
Komutanlığınca 23/8/2006 tarihinde Askeri Savcılığa soruşturma emri verildiği
tespit edilmiştir. Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığınca
2006 yılında başlatılan soruşturma sonunda 18/10/2011 tarihinde başvurucu
hakkında “asta müessir fiil”
suçundan kamu davası açıldığı, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri
Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 1/10/2013 tarihinde mahkûmiyet kararı
verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği, itiraz üzerine
Malatya 2. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 13/1/2014 tarihinde itirazın
kesin olarak reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
26. Başvurucu hakkındaki soruşturma dosyasında uzun süre
işlem yapılmadığı ve gecikmeye neden olunduğu iddiasıyla, soruşturmayı yapan
Askeri Savcı hakkında, “ihmal suretiyle
görevi kötüye kullanmak” suçundan 28/2/2014 tarihinde iddianame
düzenlendiği belirlenmiştir.
27. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar
verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§
24-40).
28. Başvurunun değerlendirilmesi
neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük,
maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller,
taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır.
Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında,
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve söz konusu yedi yıl yedi ay yirmi yedi gün devam eden yargılama
sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
30. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
31. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yedi yıl yedi ay yirmi yedi gün devam eden yargılama süresi
nazara alındığında, talep ettiği manevi tazminat miktarı da dikkate alınarak,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 5.000,00 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 5.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.