
Esas No: 2014/4743
Karar No: 2014/4743
Karar Tarihi: 10/3/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
İBRAHİM KALKAN BAŞVURUSU |
|
(Başvuru Numarası: 2014/4743) |
Karar Tarihi: 10/3/2015 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör Yrd. |
: |
Yusuf Enes KAYA |
Başvurucu |
: |
İbrahim KALKAN |
Vekili |
: |
Av. İsmail DOĞAN |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 20/2/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
açtığı imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescil davasında,
makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 30/5/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/7/2014
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 12/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Maliye Hazinesine karşı 20/2/2004 tarihinde
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı
zamanaşımına dayanarak tescil davası açmıştır.
8. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 17/10/2006 tarih ve
E.2004/60, K.2006/383 sayılı kararıyla davanın kabulüne ve söz konusu
taşınmazın başvurucu adına tapuya tesciline karar vermiştir.
9. Kararın davalı Maliye Hazinesi tarafından temyiz edilmesi
üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 19/4/2007 tarih ve E.2007/2111, K.2007/2475
sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
10. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda Kızıltepe 1.
Asliye Hukuk Mahkemesi 22/4/2010 tarih ve E.2008/66, K.2010/343 sayılı
kararıyla davanın kabulüne ve söz konusu taşınmazın başvurucu adına tapuya
tesciline karar vermiştir.
11. Maliye Hazinesinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk
Dairesi, 28/2/2011 tarih ve E.2010/4245, K.2011/1048 sayılı ilâmıyla İlk Derece
Mahkemesinin kararını bozmuştur.
12. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda Kızıltepe 1.
Asliye Hukuk Mahkemesi 6/6/2014 tarih ve E.2012/101, K.2014/633 sayılı
kararıyla dosya içindeki mevcut keşif ve bilirkişi raporları Yargıtay kararları
uyarınca yetersiz bulunduğundan ve başvurucu keşif için gerekli gideri
yatırmadığından başvurucunun sübut bulmayan davasının reddine karar vermiştir.
13. Gerekçeli karar verilmiş olmakla birlikte, henüz
taraflara tebliğ edilmemiştir.
14. Başvurucu, 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi, 22/11/2001 ve 4721 sayılı
Türk Medeni Kanunu’nun 713. ve 716. maddeleri
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 7/4/2014 tarih ve 2014/4743 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, 20/2/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde açtığı imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescil
davasında, makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek
başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, 20/2/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde açtığı imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescil
davasında, makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu taşınmazın tescili
davasında 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı
Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin,
medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 20/2/2004 tarihidir.
24. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
20/2/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde imar ve ihyaya
dayalı kazandırıcı zamanaşımına dayanılarak açılan tescil davasında ilk olarak
30/12/2004 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı ve toplanan
deliller doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz
incelemesi neticesinde bozulduğu anlaşılmıştır. Bozma kararı üzerine yapılan
yargılamada tekrar davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın da temyiz
incelemesi neticesinde bozulduğu, bozma kararı üzerine yapılan yargılamada bu
kez davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından verilen
gerekçeli kararın henüz taraflara tebliğ edilmediği belirlenmiştir.
26. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul
hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B.No:2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
27. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
niteliğinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Davaya bütün olarak bakıldığında,
1086 sayılı mülga Kanun ve 6100 sayılı Kanun hükümlerine tabi bir yargılama
sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve on bir yıldır devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucu, 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini
talep etmiştir.
30. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin on bir
yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık on bir yıldır devam
ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek,
anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka,
adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi
amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya
net 10.000,00 TL, manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin
diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekalet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.