
Esas No: 2014/5888
Karar No: 2014/5888
Karar Tarihi: 10/3/2015
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
SİNAN ÖZMET BAŞVURUSU |
|
(Başvuru Numarası: 2014/5888) |
Karar Tarihi: 10/3/2015 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Serruh
KALELİ |
Üyeler |
: |
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Hicabi
DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Raportör Yrd. |
: |
Derya ATAKUL |
Başvurucu |
: |
Sinan ÖZMET |
Vekili |
: |
Av. Selahattin KARAHAN |
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "uyuşturucu
madde ticareti yapmak, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarını
işlediği iddiasıyla yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede
yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 30/4/2014 tarihinde İstanbul 1. Ağır Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 11/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 21/11/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 8/12/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK. 250.
maddesi ile yetkili) yürütülen soruşturma kapsamında 8/11/2006 tarihinde
gözaltına alınmıştır.
8. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile
görevli) 12/11/2006 tarih ve 2006/74 Sorgu sayılı kararı ile başvurucunun
tutuklanmasına karar vermiştir.
9. Başvurucu ve diğer beş şüpheli hakkında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi ile yetkili) 23/11/2006 tarih ve
E.2006/661 sayılı iddianamesi ile "örgüt
faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçunu
işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, dava İstanbul 12. Ağır Ceza
Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli) E.2006/297 sayılı dosyasına
kaydedilmiştir.
10. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. maddesi
ile görevli), 9/5/2007 tarih ve E.2006/335, K.2007/102; E.2006/369, K.2007/103;
E.2006/373, K.2007/104 sayılı kararlar ile E.2006/335, E.2006/369, E.2006/373
sayılı dava dosyalarının, aynı Mahkemenin E.2006/297 sayılı dava dosyası ile
birleştirilmesine, yargılamanın E.2006/297 sayılı dava dosyası üzerinden devam
etmesine karar verilmiştir.
11. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 18/6/2008 tarih ve
E.2006/297, K.2008/170 sayılı karar ile toplam dokuz sanık hakkında hüküm
kurulmuş, başvurucunun, "suç işlemek
amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan 10 ay hapis, "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde
ticareti yapmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapis ve 6.000,00 TL adli
para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca tahliyesine karar verilmiştir.
12. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Yargıtay 10. Ceza
Dairesinin 10/12/2013 tarih ve E.2009/1620, K.2013/11229 sayılı ilâmı ile
bozulmuştur.
13. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi
ile görevli) kapatılması üzerine dava dosyası, Mahkemenin 12/3/2014 tarih ve
E.2014/51, K.2014/216 sayılı kararı ile görevli ve yetkili İstanbul Anadolu
Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
14. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
yargılama sonunda, 26/6/2014 tarih ve E.2014/140, K.2014/267 sayılı karar ile
başvurucunun, "suç işlemek amacıyla kurulan
örgüte üye olmak" suçundan beraatine,
"uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçundan 5 yıl hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
15. Karar başvurucu tarafından 27/6/2014 tarihinde temyiz
edilmiş olup, dava dosyası temyiz incelemesi için henüz Yargıtaya
gönderilmemiştir.
16. Başvurucu, 30/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
17. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinin
(3) numaralı fıkrası; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 30/4/2014 tarih ve 2014/5888 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 8/11/2006 tarihinde gözaltına alınarak 12/11/2006
tarihinde tutuklandığını ve 18/6/2008 tarihinde tahliye edildiğini, ancak
hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
24. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde
ticareti yapmak" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında
isnat olunan suç 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3) ve (5) numaralı
fıkraları ile 220. maddesinin (2) numaralı fıkrasında hapis ve adli para
cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki
suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına
girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
25. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut
başvuru açısından bu tarih, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun
gözaltına alındığı 8/11/2006 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği
tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili
kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 8/11/2006 tarihinde gözaltına alınarak
12/11/2006 tarihinde tutuklanan başvurucu ile diğer beş şüpheli hakkında,
Başsavcılığın 23/11/2006 tarihli iddianamesi ile "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti
yapmak" suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı,
davanın İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2006/297 sayılı dosyasına
kaydedildiği belirlenmiştir. Mahkemece, yapılan yargılamada 9/5/2007 tarihinde
E.2006/335, E.2006/369, E.2006/373 sayılı dava dosyalarının, Mahkemenin
E.2006/297 sayılı dava dosyası ile birleştirildiği, başvurucu ve diğer
sanıkların savunmaları ile tanık beyanlarının alındığı, uyuşturucu maddeye
ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu ve sanıklar arasındaki telefon tape kayıtları da göz önünde bulundurularak, 18/6/2008
tarihinde toplam dokuz sanık hakkında hüküm kurulduğu, başvurucunun, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak
ve örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçlarından mahkûmiyeti ile tahliyesine karar verildiği, temyiz üzerine hükmün
bozulduğu tespit edilmiştir. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kapatılması
üzerine yargılamaya İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/140
sayılı dava dosyasında devam edildiği, 26/6/2014 tarihinde başvurucunun, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye
olmak" suçundan beraatine, "uyuşturucu madde ticareti yapmak"
suçundan 5 yıl hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına
karar verildiği, hükmün başvurucu tarafından 27/6/2014 tarihinde temyiz
edildiği, ancak dava dosyasının henüz Yargıtaya
gönderilmediği anlaşılmıştır.
27. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki
iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi
tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar
verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§
24-40).
28. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
30. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
31. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
8.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın
sekiz yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 8.300,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.