
Esas No: 2016/14607
Karar No: 2020/2133
Karar Tarihi: 24.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14607 Esas 2020/2133 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/07/2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 1089, 1230 ve 1556 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, kendisinin ve muris eşinin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/54 Esas ve 1995/99 Karar sayılı ilamıyla davacıyı evlat edinme izni verildiğini ve 19.09.1996 tarihli Düzenleme Şeklinde Evlat Edinme Sözleşmesine göre kendi ile muris eşinin davacıyı evlat edindiklerini, evlatlık ilişkisinin kaldırılması için ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/99 Esas sayılı dava dosyası ile “Evlatlık ilişkisinin kaldırılması” davasını açtıklarını belirterek bu davanın bekletici mesele yapılmasını istemiş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir.
Bu durum, kanun değişikliğinden kaynaklandığından usuli kazanılmış hak da oluşturmaz.
Somut olaya gelince; açılan dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre uygulamada “Alacaklı Üçüncü Kişinin Açtığı Ortaklığın Giderilmesi Davası” olarak adlandırılan dava türü olmayıp davaya konu 1089, 1230 ve 1556 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı paydaşının açtığı ortaklığın giderilmesi davasıdır. Bu tür ortaklığın giderilmesi davasında; davaya konu taşınmazın elbirliği veya paylı mülkiyet halinde bulunması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h. maddesinde düzenlenen hukuki yarar dava şartına aykırılık teşkil etmeyecek olup mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi yerine “...taraflar arasında iştirak halinde mülkiyet söz konusudur... davacı hissedar doğrudan payını devredebilir. Bu nedenle dava açmakta hukuki yarar kalmamıştır…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 24.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.