19. Ceza Dairesi 2018/407 E. , 2018/1421 K.
"İçtihat Metni" Borçlunun ödeme şartını ihlal suçundan sanık ...’ın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340 maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Erzurum 1. İcra Ceza Mahkemesinin 03/05/2016 tarihli ve 2015/717 esas, 2016/229 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile sanığın atılı suçtan beraatine ilişkin, Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/381 değişik iş sayılı kararı İstinaf veya Yargıtay denetiminden geçmeksizin kesinleşmiştir.
Bu karara karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24/04/2017 gün ve 94660652-105-25-521-2017 Kyb sayılı,
Dosya kapsamına göre;
"Borçlu sanık hakkında Erzurum 4. İcra Müdürlüğünün 2014/9656 sayılı dosyasında yürütülen takip sırasında, 22/05/2015 tarihinde icra müdürü huzurunda düzenlenen taahhütnamede; borçlunun 302.412,25 Türk lirası takip tutarı, 27.519,52 Türk Lirası tahsil harcı, 25,20 Türk Lirası başvurma harcı, 100,00 Türk Lirası icra masrafları, 23.544,74 Türk Lirası vekalet ücreti, 19.283,33 Türk Lirası toplam faiz olmak üzere toplam 372.885,04 Türk Lirası üzerinden taahhütte bulunulduğu, taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterildiği, keza taahhüt tutanağından anlaşıldığı üzere, alacaklı tarafın taahhüt tarihinden itibaren işleyecek faizden feragat ettiği ve tarafların ödeme taahhüdü üzerinde müştereken anlaştıkları, bu kapsamda ödeme taahhüdünün usul ve yasaya uygun olduğu nazara alınarak itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” gerekçesini içeren kanun yararına bozma istemi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızın 04/05/2017 tarihli ve 2017/27331 sayılı ihbarnamesi ile Yargıtay 19. Ceza Dairesi Başkanlığına sunulmuştur.
Yüksek 19. Ceza Dairesinin, 13/12/2017 gün ve 2017/3333 esas, 2017/10982 karar sayılı kararı ile özetle; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/381 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına," karar verilmiştir.
Özel Dairenin bu kararına karşı, sanık lehine olmak üzere aşağıda arz ve izah olunan nedenle itiraz edilmesi gerektiği düşünülmüştür.
İTİRAZ NEDENİ :
İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık;
İtiraz mercii olan Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesince, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne ve sanığın beraatine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle, CMK"nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozma talebinin kabulü ile merci kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmesi halinde, Özel Dairece, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilip verilmeyeceğinin, yani beraat kararının kanun yararına bozulması durumunda, mahallinde yeniden yargılama yapılıp yapılmayacağının ve bozmanın aleyhe sonuç doğurup doğurmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310.maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hakim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
5271 sayılı Kanun’un 309.maddesinin 4.fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle ‘karar’ ve ‘hüküm’ ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Kanun"un 223"üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309.maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, ‘tekriri muhakeme’ yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4’üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemece yeni bir inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu maddede sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanuni düzenleme ile kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkumiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Yargılamanın değişik aşamalarında gerek hakimlik makamı gerekse mahkemeler tarafından farklı nitelikte kararlar verilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; ‘mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları’ birer hükümdür. Yine ‘adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları’ da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
Bunlardan mahkumiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır.
03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; zamanaşımı, genel af ve davadan vazgeçme gibi düşme nedenlerinden birine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının da davanın esasını çözümleyen ve suçlular hakkında kazanılmış hak sağlayan kararlardan olduğu vurgulanmıştır.
Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları, Kanun yolu bakımından hüküm sayılmakla birlikte, davanın esasını çözen nitelikteki kararlardan değildir. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223.maddesinde sayılan hüküm çeşitleri arasında yer almayan durma kararlarının da davanın esasını çözen kararlardan olmadığı açıktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 4.fıkrasının (a) bendi gereğince bozma, aynı Kanun’un 223.maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Kararı veren mahkeme veya hakimce bozma doğrultusunda yeniden bir karar verilmesi yasa gereği zorunludur. Ayrıca bu tür kararların kanun yararına bozulmasının ilgililer aleyhine sonuç doğurmayacağına dair bir kurala ilgili maddede yer verilmemiştir. Uygulamada Yargıtay tarafından (a) bendi kapsamına giren kararların kanun yararına bozulmasına ve anılan bent uyarınca bozma kararı doğrultusunda kararı veren hakim veya mahkemece gereken kararın verilmesini sağlamak üzere ‘müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine’ karar verilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesinin 4.fıkrasının (c) bendi gereğince kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışında kalan hükümlere ilişkin ise, aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama da yapılamaz.
Mahkumiyet hükmünde, bozma sonrası yapılacak uygulamalar bozma nedenine göre farklı düzenlendiği halde, mahkumiyet dışındaki davanın esasını çözen kararların bozulmasının sonuçları açısından bozma nedenine göre bir ayrım yapılmamıştır. Mahkumiyet hükmü dışında kalan davanın esasını çözen hükümlerin hangi nedenle olursa olsun kanun yararına bozulması, aleyhe tesir etmeyecek ve yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmeyecektir. Bu hükümlerin, kanun yararına bozulmasının aleyhe sonuç doğurmayacağı ve yeniden yargılama yapılmayacağı Kanun"un açık hükmü gereğidir.
Bu itibarla, itiraz merciince itiraz üzerine yapılan itirazın kabulü ile sanığın beraatine dair Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/381 değişik iş sayılı kararının, Özel Dairece CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekirken, CMK’nun 309/4. maddesi uyarınca bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan nedenle;
Dairenizin, 13/12/2017 gün ve 2017/3333 esas, 2017/10982 sayılı kararının kaldırılması, Adalet Bakanlığının haklı nedene dayanan kanun yararına bozma isteminin kabulü ile, Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/381 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesinin 4.fıkrasının (c) bendi uyarınca “aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere bozulmasına” karar verilmesi,
İtirazın, Yüksek Dairenizce yerinde görülmemesi halinde ise de, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2018 tarih ve 2017/27331 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK"nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,
2-Dairemizin 13/12/2017 tarih ve 2017/3333 Esas 2017/10982 sayılı bozma kararının kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Erzurum 2. İcra Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/381 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.