8. Hukuk Dairesi 2013/11053 E. , 2014/7392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Malatya 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 13/07/2012
NUMARASI : 2010/817-2012/632
S.. K.. ile E.. Ö.. aralarındaki katılma alacağı, değer artış payı, çeyiz ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 13.07.2012 gün ve 817/632 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekiledeni ile davalının 29.07.2008 tarihinde evlendiğini, dava dilekçesinde niteliği ve sayısı belirtilen ev eşyası, düğünde takılan ziynetler ile evlilik birliği içinde biriktirilen para ve altınların davalının davacıyı evden kovması nedeniyle davalıda kaldığını açıklayarak, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla çeyiz olarak getirilen eşya ve müşterek eve yapılan iyileştirme giderleri için 22.500 TL evlilik birliği içinde biriktirilen 75 Euro ve 15 adet çeyrek altının dava tarihi değeri ile düğünde takılan ziynetlerin aynen mümkün olmaması halinde bedeli olan 6.700 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 13.06.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, evlilik öncesi vekiledeni tarafından alınan eşyaların değerinin 3.600 TL evlilik içinde alınan eşyaların yarı değerinin 1.400 TL ve eve yapılan iyileştirme bedelinin yarısının 2.706 TL olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili, davacının evden ayrıldığı son tartışmada davalının, kavganın büyümemesi amacıyla evden çıktığını, döndüğünde davacı eşin evden ayrılmış olduğunu ve evden ayrılırken alyans ve tek taş yüzüğü haricinde bütün ziynetleri yanına aldığını, daha sonra savcılık kararı ile eve dönen davacının alyansı tek taş yüzüğü ve bir kısım eşyalarını aldığını, davalının davacı ve babası tarafından alınan ev eşyalarını iade etmeye hazır olduğunu, halı, koltuk takımı ve kanepelerin davalı tarafından alındığını, eve yapılan cam balkon ve dolapların ise davalının babası tarafından yapıldığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya düğünde takılan ziynetlerin davalı tarafından bozdurulup harcandığı veya alıkonulduğuna dair yeterli görgüye dayalı delil bulunmadığından ziynetlere yönelik talebin reddine, çeyiz olarak getirilen eşyaların aynen iadesine mümkün değilse bedeli olan 7.680 TL"nin dava tarihinden ve taşınmaza yapılan iyileştirmeden kaynaklanan 7.822 TL katkı payı alacağının karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmün redde ilişkin bölümü davacı vekili ve kabule ilişkin bölümü de, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 29.07.2008 tarihinde evlenmişler, 15.06.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 16.12.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden eşler arasında, evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı 15.06.2009 tarihe kadar TMK"nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava, eşler arasında TMK"nun 202 ve davamı maddeleri uyarınca edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte edinilen mallara yapılan katkıdan kaynaklanan, katılma alacağı, değer artış payı alacağı, ve genel hükümlere dayanan ziynet alacağı isteğine ilişkindir.
Mahkemece, eşyalar ile eve yapılan katkıya ilişkin talebin kabulüne ve ziynet bedeli ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmişse de, mahkemenin görüşüne katılma mümkün değildir. Şöyle ki, davacı vekili dava dilekçesinde belirtilen miktar ve nitelikteki ziynetlerin, davalı tarafından zor kullanılması üzerine davacının evden ayrılması sonucunda davalıda kaldığını iddia etmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701-6067, 6. Hukuk Dairesi 06.03.2012 tarih ve 2012/333-3494, 3. Hukuk Dairesi 13.03.2013 tarih ve 2013/3318-4289) Bu halde, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorundadır.
Ancak, bu karinenin aksinin ispatı mümkün olup somut olayda dosya içinde bulunan boşanma davasından, davacı kadının davalının savunmasının aksine davacının şiddet görmesi nedeniyle evden ayrılmak zorunda kaldığı ve boşanmanın belirtilen nedenle gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, ziynet eşyalarının davalıda kaldığının kabulü gereklidir. Bununla birlikte ziynet eşyalarının neler olduğu belli ve detaylı değildir. Bu nedenle bu konuda tarafların tüm tanıklarının yeniden dinlenmeleri, düğün nedeniyle davacıya takılan ziynet eşyalarının neler olduğu ve miktarı konusunda olaylara dayalı görgü ve bilgilerinin sorulması ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece ispat edilmediğinden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır
Öte yandan, davacı müşterek konutta cam balkon ve çeşitli dolaplar nedeniyle alacak isteğinde bulunmuş ve mahkemece TMK"nun 227. maddesi kapsamında davacı lehine değer artış payına hükmedilmişse de, dosya kapsamından konutun davalının babası adına kayıtlı olduğu saptanmıştır. Davalı adına kayıtlı bulunmayan taşınmaza ilişkin yapılan iyileştirme giderleri için genel hükümler uyarınca genel görevli mahkemede alacak davası açılması mümkün olmakla birlikte, TMK"nun 227 ve devamı maddelerine göre değer artış payına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Ayrıca, davacı evde bulunan bir kısım eşyanın düğün öncesinde çeyiz olarak getirilen eşya bir kısmının evlilik birliği içinde alındığını 900 TL ile 150 Euronun biriktirildiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafından evlilik içinde biriktirilen TL ve Euro cinsinden paraya ilişkin iddiasının ispatına yarayacak herhangi bir delil sunulamadığından bu istek yönünden davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Fakat evlilik öncesi ve sonrasında alınan eşyaların evlilikten hemen önce davalı adına düzenlenen faturalar karşılığı satın alındığı ve taraf tanıklarının beyanlarına göre taksitle satın alınan bu eşyaların tespit edilen ödemesinin tamamının evlilik birliği içinde gerçekleşmesi nedeniyle TMK"nun 222/2 maddesine göre söz konusu eşyaların müşterek olduklarının tespiti ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları ayrı ayrı bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine ve 920,80 TL peşin harcın da istek halinde davalıya iadesine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.