MAHKEMESİ : Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2010/168-2012/342

İ.. H.., müdahil davacılar M.. H.. ve müşterekleri ile Ş.. E.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 10.10.2012 gün ve 168/342 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı İ.. H.. vekili ile müdahil davacılar M.. H.. ve müşterekleri vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı İ.. H.. vekili ile asli müdahil davacılar M.. H.. ve arkadaşları vekili, TMK’nun 713/2.maddesinde düzenlenen malikin kim olduğunun tapu kütüğünden anlaşılamaması ve zilyetlik hukuki nedenlerine tutunarak tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tescili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ve asli müdahil davacılar vekillerine tapu malikini temsilen kayyım tayini için verilen kesin süreye uymadıkları gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı ve asli müdahil davacılar vekilleri hükmü ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
Bilindiği üzere ve kural olarak TMK.nun 713/2.maddesine dayalı olarak açılan davalarda kayyımın yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, kayıt malikine kayyım tayin edilerek bu tür davaların yürütülmesi mümkün değildir. Şöyleki; kayıt malikinin mirasçılarının bilinmesi halinde davaya dahil edilerek mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilmesi, aksi halde gerek tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olması ve gerekse TMK.nun 501.maddesi hükmü uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine aleyhine yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gereklidir.
Somut olayda; davacı ve asli müdahil davacılar vekilleri, dava konusu 570 ada parsel sayılı taşınmazın tapu maliki “M..’in, kim olduğunun tapu kaydından anlaşılamadığını, yirmi yılı aşkın süreden beri vekil edenlerinin zilyetlik ve tasarruflarında olduğunu ileri sürerek, malikin mirasçıları olduğunu bildirdikleri davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açmışlardır. Mahkeme hakimi tarafından, 09.07.2012 tarihli yargılama oturumunda davacı ve asli müdahil davacılar vekiline tapu malikine kayyım tayini için iki haftalık kesin süre verilmiş, 10.10.2012 tarihli oturumda süreye uyulmaması gerekçesiyle dava usulden reddedilmiştir. Az yukarıda açıklanan ve dairemizce de kabul edilen Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasına göre; kayyım aracılığıyla davanın yürütülmesi mümkün olmadığından, mahkemece kesin süreye rağmen kayyım tayin edilmediği gerekçesiyle verilen usulden ret kararı doğru olmamıştır.
Davacı ve asli müdahil davacılar vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle usul, yasa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanan HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve müdahil davacılara ayrı ayrı iadelerine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.