17. Hukuk Dairesi 2015/919 E. , 2017/6412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 06.06.2017 Salı günü davalı ... vekili Av.... geldi. Davacı taraftan gelen olmadı. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını diğer davalı ..."a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ... civarında yatırım yapmak ve yaz aylarında kalmak amacı ile taşınmaz satın almak istediğini, bu amaçla araştırma yaparken borçlunun kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile villa yaptığını öğrendiğini, borçlunun inşaatın malzeme bedelini karşılamak için 3 tane villayı satmayı önerdiğini ve 3 villayı 85.000,00 TL aldığını, ödemeleri banka aracılığı ile yaptığını, borçlu ile yakınlık ve akrabalık bağı olmadığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, duruşmaya katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, toplanan delil ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu villaların inşaatının henüz tamamlanmamasına rağmen borçluya ait hisseye tekabül eden arsa payı değerinin satış tarihi itibari ile 183.587,00 TL olduğu, davalı ... tarafından sunulan ödeme belgelerinin neye ilişkin olduğunun belirtilmediğinden tapudaki 85.500,00 TL ile gerçek değeri arasınada fahiş fark bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278,279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, dava dayanağı ... 2.İcra Müdürlüğünün 2012/9126 sayılı dosyasından takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği ancak borçlu adresinde 18.07.2013 tarihinde yapılan haciz tutanağının İİK"nun 105.madde kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Takip dayanağı çek 17.10.2012 tarihli olup tasarruf 28.11.2012 tarihinde borcun doğumundan sonra gerçekleşmiştir.
Dosya kapsamından borçlu ve üçüncü kişi arasında İİK"nun278/3-1 maddesi anlamında bir yakınlık ve İİK"nun 280.maddesi gereğince borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi kişilerden olduğu yolunda bir ispat olmamıştır.Dava konusu taşınmazlar toplamda tapuda 85.500 TL satılmış bilirkişi taşınmazların satış tarihindeki değerleini 183.586,75 TL olarak belirlemiştir. Davacı üçüncü kişi Serkan satıştan önce ve sonrasında borçluya banka aracılığı ile 47.100 TL gönderdiğini belgelemiştir. Her ne kadar ödemelerin taşınmaz satışı için yapıldığı belirtilmemiş ise de borçlu ve üçüncü
kişi arasında satış dışında başka bir nedenle ödeme yapılmasını gerektiren bir ilişki tesbit edilmediğinden bu ödemelerin taşınmaz satışı için yapıldığının kabulü gerekir. Tapda ödenen 85.500 TL ile banka aracığı ile yapılan 47.100 TL ödeme dikkati alındığında ivazlar arasında fahiş fark bulunmamaktadır.
Bu durumda, tapudaki satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark bulunmadığından davanın reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, 1.480,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.