17. Hukuk Dairesi 2016/10734 E. , 2017/6420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili ve davalı ... ile ... vekillerince istenmiş, davacı vekilince duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 06.06.2017 Salı günü davacı (asil) ve vekili Av. ... ... geldi. ... ve ...tarafından gelen olmadı. Davalı ... vekili Av. ... geldi. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Davalı ... ve ... tarafından gelen olmadı. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı asil ve vekili ile davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip yapıldığını, alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiğinden davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin, davanın davalılardan ... ve ... yönünden feragat nedini ile diğer davalılar yönünden ise tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce olduğu gerekçesi ile ön koşul yokluğundan reddine ilişkin kararı, davacı ve davalılardan ... ve .. tarafından temyiz edilmiş, karar dairemizin 03.10.2013 tarih 2013/12621 Esas 2013/13236 Karar sayılı ilamı ile, borcun 14.06.2002 tarihli kredi ilişkisinden doğduğu, taşınmazların ise 27.01.2003 ve 27.02.2003 tarihlerinde satıldığından işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, davalı ... ile ilgili davadan delilerin toplanmasından sonra fergat edildiğinden ... ne göre nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi
gerektiği, ayrıca her bir tasarruf yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmadan sonra mahkemece,dava konusu satışının yapıldığı 25.04.2003 ve 27.02.2003 tarihlerinde borçlunun mali durumunun gayet iyi olduğu hatta 446milyar değerinde bağış amacı ile okul inşa ettirdiği, bu nedenle mal kaçırma amacı ile satış yapıldığı iddiasının yaşam deneyimlerine aykırı olduğu, davalılardan ..., ... ve ...’ın taşınmazları bedellerini ödeyerek aldığı,borçlu ile işbirliği için de olmadıkları bu davalılar ile davalı ......"a yöneltilen davanın ispatlanmadığından bahisle davanın esastan reddine davalı ... ve ... hakkındaki davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... ve ... vekilleri vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
1-Bozma ilamında davalı ... lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş ise de anılan davalının devir aldığı kooperatif hissesinin değeri 3.000,00 TL olarak gösterildiği ve alacak miktarından daha düşük olduğundan bu değer üzerinden hesaplanan nisbi vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinden daha düşük olduğundan davalı ... lehine maktu vekelat ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, dava dayanağı borç 14.06.2002 tarihinde doğmuş, 30.11.2007 tarihinde borç ödemeden aciz belgesi düzenlenmiş, dava konusu 106 nolu parseldeki borçlu hissesi 27.01.2003 tarihinde borçlunun baldızı ....’a onun tarafından da 27.02.2003 tarihinde davalılar borçlunun kardeşleri ... ve ......’a devredilmiştir. Mahkemenin borçlunun satış tarihinde mali durumunun iyi olduğu bu nedenle taşınmazları mal kaçırma amacı ile satmasının mümkün olmadığı yönündeki gerekçe tasarrufun iptali davalarının görülmesi için gerekli aciz belgesinin temyiz aşaması da dahil her aşamada ibrazının mümkün olması ve davanın açıldığı tarihte verilmiş olan 30.11.2007 tarihli aciz belgesine göre yerinde değildir. Öte yandan İİK’nun 278/3-1 maddesinde belirtilen akrabalar arasında yapılan satış bağış niteliğinde olup iptali gerektiği ancak anılan maddede geçen 2 yıllık sürenin dolması nedeni ile bu maddenin uygulanma imkanı yok ise de borçlunun baldızı ve kardeşlerinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğundan İİK’nun 280.maddesine göre tasarrufun iptali gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Dava konusu 137 nolu parseli satın alan ... yönünden ise, taşınmazın tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmakla birlikte yine İİK’nun 278/2-2 maddesindeki sürenin geçmiş olduğu ancak, anılan şahsın demir ticareti yaptığı borçlunun ise İnşaat malzesi satışı işi ile iştigal ettiği ve borçlunun anılan davalıdan demir aldığı, akit tablosunda borçlu ile adreslerinin aynı olduğu, bu hali ile İİK’nnu 280.maddesi gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğundan tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
3-Kabule göre, davalı ... ile ilgili dava esastan red edildiğine göre borç miktarından daha düşük olan taşınmaz değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ve bu husus takdire bağlı olmamasına rağmen, mahkemece takdiren maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... ve Mehtap Olgar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı, davalılar Mehtap ve Yıldız"a geri verilmesine 6.6.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.