17. Hukuk Dairesi 2015/407 E. , 2017/6515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, davalı...’in kullandığı diğer davalıya trafik sigortalı aracın yaya haldeki müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Birleştirilen ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/42 E. 2013/7K. Sayılı dosyada davacı vekili, aynı kaza nedeni ile aynı iddialarla müvekkiline çarpan aracın maliki şirketten 10.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Birleştirilen ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/368 E. 2014/293 K. Sayılı dosyasında davacı vekili, aynı kaza nedeni ile aynı iddialarla müvekkiline çarpan aracın maliki şirketten ve sürücüsünden 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilleri, davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü ile 155.175,16 TL destekten yoksun kalma tazminatının, takdiren 50.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, asıl davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Asıl dava, çarpan araç sürücüsüne ve trafik sigortacısına karşı açılan trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine, birleştirilen ilk dava aynı kaza ile ilgili çarpan araç işletenine karşı açılan maddi tazminat istemine, birleştirilen ikinci dava ise aynı kaza ile ilgili çarpan araç işletenine ve sürücüsüne karşı açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 Sayılı HUMK"nun 45. maddesi ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması doğru görülmediğinden, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; Mahkemece, davacının maluliyet oranının belirlenmesi hususunda ... Adli Tıp Kurumu .... Şube Müdürlüğünden tüzük hükümlerine göre alınmış rapora göre davacının %19,2 oranında daimi maluliyetinin bulunduğu kabul edilerek aktüer hesabı yaptırılmıştır. ..., hükme esas alınan rapor kaza tarihi 15.08.2012 tarihinde yürürlükte olan "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümlerine göre düzenlenmediğinden hükme dayanak yapılması mümkün bulunmamaktadır.
O halde mahkemece, en yakın üniversitenin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı"ndan veya Adli Tıp Şube Müdürlüğü"nden "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümlerine göre davacının daimi işgücü kaybının tespiti yönünden rapor alınıp, yönetmeliğie uygun maluliyet raporu alındıktan sonra bu maluliyet oranı üzerinden aktüer hesabı yaptırılp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yine kabule göre, 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasınıda içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı
organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa"sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda; davalı ... kendini vekil ile temsil ettirmiştir. Ancak, hesap raporu davalı vekiline tebliğ edilmemiştir. Mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline hesaba ilişkin bilirkişi raporu tebliğ edilip, rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Bu durumda mahkemece bilirkişi raporunun davalı vekiline tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir.
2- Bozma neden ve şekline göre, asıl davada davalı ... vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine dair sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine dair sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl dava davalısı ..."e geri verilmesine 08/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.