17. Hukuk Dairesi 2014/23369 E. , 2017/6542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... şirketi vekili ve davacılar tarafından birlikte temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davacılar vekili, Davalı ..."un 02.09.2011 tarihinde sevk ve idaresindeki... Plaka sayılı otobüsü ile ... ili ... ilçesinden düğün alayı götürürken ... Kasabası ile ... Mahallesi arasındaki yolda aşırı hız nedeniyle virajı alamayarak direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, uçuruma düştüğünü, çok sayıda kişinin ve içlerinde müvekkillerinin ağır yaralandığını, açılan kamu davası neticesinde davalının mahkumiyetine karar verildiği, kazaya karışan otobüsün diğer sigorta şirketine sigortalı olduğunu, her iki davalının maddi zarardan sorumlu olduklarını, her üç müvekkilininde kazada ağır şekilde yaralandığını, uzun süre tedavi gördüklerini belirterek her bir müvekkili yönünden ayrı ayrı şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile her iki davalıdan, her bir müvekkili yönünden ayrı ayrı 10.000,00.-TL manevi tazminatın davalı ..."dan olay tarihi olan 02.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacılar vekili, 23.08.2010 taraihli ıslah dilekçesiile; maddi azminat talebini davacı ... yönünden 33.021,77 tl, davacı ..., 63.443,80 tl ve davacı ... için 52.466,47 Tl olark ıslah etmiştir.
Davalı ... şiketi vekili; davanın zamanaşımına uğradığını belirterek usuli itirazlarını bildirmiş davanın esası yönünden ise müvekkilinin poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, olaya ilişkin belgelerin müvekkiline gönderilmedi-
ğinden, davacının olay tarihi itibariyle faiz talebinin yerinde olmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, haksız fiile dayalı alacak sebebiyle avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; mahkemenin yetkisine itiraz ederek ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu,ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın usül ve esasdan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre,Davacılar için ayrı ayrı 1.000,00.er TL maddi tazminatın davalı ..."dan kaza tarihi olan 02.09.2001 tarihinden, sigorta yönünden dava tarihinden itibaren itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davacıların ıslah ile arttırılan maddi tazminat bölümleri yönünden talebinin ayrıayrı zamanaşımına uğradığından reddine, davacı ... için 2.500,00.-TL, davacı ..."için 5.500,00.-TL, davacı ... için 5.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekili ve davacılar tarafından birlikte temyiz edilmiştir.
818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu
yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 02.09.2001 tarihinde gerçekleşmiş, dava 08.02.2007 tarihinde açılmıştır. Davaya konu tek taraflı trafik kazası sonucunda aralarında davacıların da bulunduğu pek çok yolcu yaralanmıştır.Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK 459/3 maddesi delaletiyle TCK 102/4 maddesi gerğince ceza zamanşaımı süresi 5 yıl olup uzamış ceza zamanaşımı süresi davanın açılıma tarihinde dolmuştur. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın tümden zamanaşmından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.