14. Hukuk Dairesi 2019/1316 E. , 2020/2208 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19/02/2014 tarihinde verilen dilekçeyle ipoteğin fekki talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 22/11/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi"nce istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/02/2020 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı olarak temyiz eden davalı vekili Av. ... ile diğer taraftan duruşmasız olarak katılma yoluyla temyiz eden davacı vekili Av. Gülçin Kurt, diğer taraftan ihbar olunan Hazine vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, ... ili, ... ilçesi, Merkez Mah., ... Adası, 57 ada, 6 parsel sayılı, 1 numaralı dubleks meskenin 1/2 hissesinin davacıya, ½ hissesinin muris ... adına kayıtlı olduğunu, ....ın 04/08/2006 tarihinde 1/2 hissesi üzerine dava dışı ... lehine ve 11/10/2006 tarihinde ise...’ın kendi adına asaleten davacıya vekaleten taşınmazın tamamı üzerine davalı ... lehine ipotek tesis ettiğini, TMK"nın 857/2. maddesi gereğince bir pay üzerine rehin kurulduktan sonra paydaşların malın tamamını rehnedilemeyeceğini, bu nedenlerle taşınmazın tümü için yapılan 11/10/2006 tarihli ipotek senedinin hükümsüz olduğunu, davacının 1/2 payına sahip olduğu taşınmaz üzerindeki kanuna aykırı olan yolsuz tescil hükmündeki ipoteğin iptali ile tapu sicilinin düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava dışı ... lehine kurulmuş bulunan ipoteğin 1. derece, daha sonra davalı lehine kurulan ipoteğin ise 2. derece ipotek olduğunu, bu hususta bir karışıklık olmadığını, taşınmazın tamamının ipotek verilmesinde paydaşlar ... ve..."ın oybirliğiyle rıza gösterdiklerini, ...’in başlattığı ... İcra Müdürlüğünün 2013/614 sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucunda 14/05/2014 tarihinde...’a ait ½ payın satışı yapıldığını, 1. derece ipotek alacaklısı ..."e ipotek bedelinin ödendiğini ve bu ipoteğin kalktığını, dava konusu ipotek işleminin 2006 yılında tesis edildiğini, davacının ise bu davayı 2014 yılında açtığını, 8 yıllık bir süre sonunda şekli ve usuli eksikliklere binaen ipotek işleminin iptalinin istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, taşınmazın tamamı üzerine tesis edilen ipoteğin TMK"nın 857/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, ancak taşınmazın tamamı üzerine kurulan ipotekte vekalet ilişkisi nedeniyle davacının taraf olması TMK"nın 857/2. maddesi gereğince ipoteğin kurulmasındaki engeli davacının gereken özeni göstermesi halinde ipotek kurulduğu sırada bilebilecek olması, ipoteğin kurulması ile dava tarihi arasında 7 yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması, geçen zaman içerisinde davacının sessiz kalması, aradan geçen süre, ipoteğin kurulmasında davacının vekil aracılığı ile taraf olması, lehine ipotek tesis edilen davalı ile kurulan hukuki ilişkide güven oluşmasına sebebiyet verdiği, davacının daha sonra TMK"nun 857/2. maddesine dayanarak yapılan işlemin yolsuz olduğunu ileri sürmesinin davalıda yaratılan güvenle tutarlı olmadığı, dolayısıyla davacının ipoteğin iptalini istemesi, hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, TMK"nın 2. ve 3. maddelerinde düzenlenen dürüstlük ve iyiniyet ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, bölge adliye mahkemesince Türk Medeni Kanununun 857. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemenin emredici nitelikte ve hakimin resen gözetmesinin zorunlu bir hüküm olduğu, bu hükmü bertaraf edecek şekilde hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmesinin hukuka uygun olmadığı, aksi halde emredici kuralları tali, hakkın kötüye kullanılmasını da öncelikli hale getireceği Medeni Kanunun 857. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece, davacının gereken özeni göstermesi halinde ipotek kurulduğu sırada görebilecek olması ve davanın ipotek tesisinden sonra 7 yıla aşkın bir süre geçtikten sonra açılması göz önüne alınarak TMK"nın 857/2 maddesine dayanılarak yapılan işlemin yolsuz olduğunun ileri sürülmesinin TMK"nın 2 ve 3. maddelerinde düzenlenen dürüstlük ve iyi niyetlik ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile; ilk derece mahkemesinin kararının HMK"nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına ve dairemizce yeniden hüküm tesisine, davanın kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, ... Merkez Köyü 57 ada 6 parsel sayılı taşınmazda davacı ... ... (Horbut) adına kayıtlı 1/2 hisse üzerinde bulunan 11/10/2006 tarih 3143 yevmiye numaralı resmi senet ile konulan ikinci dereceli ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
Mevcut ya da doğacak herhangi bir alacak için taşınmazın teminat olarak gösterilmesine ipotek denilir. İpotek sözleşmesi tapu sicil müdürü huzurunda resmi olarak düzenlenir. İpotek bulunduğu dereceye göre koruma sağlar. Taşınmaz derece parçalarına bölünür ve ipoteğin, bu derecelerden hangisinin üzerine kurulacağını taraflar belirler. Her bir derece bağımsız olarak bir alacak için teminat oluşturur.
TMK’nın 857. maddesinde; “Paylı mülkiyette paydaş kendi payını rehnedebilir. Pay üzerinde rehin kurulduktan sonra paydaşlar malın tamamını rehnedemezler. Elbirliği mülkiyetine tâbi taşınmaz, ancak bütün olarak ve maliklerin tamamı adına rehnolunabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
TMK’nın “Rehin derecesinin hükümleri” başlıklı 870. maddesinde ise; “Rehnin sağladığı güvence, tescilde belirtilen rehin derecesi ile sınırlıdır. Taşınmaz rehni, sırada kendisinden önce gelecek olanın miktarının tescilde belirtilmesi kaydıyla ikinci veya daha sonraki derecede de kurulabilir.”, TMK’nın “Rehin dereceleri arasındaki ilişki” başlıklı 871. maddesinde; “Aynı taşınmaz üzerinde farklı sıralarda kurulmuş bulunan rehin haklarından birinin terkin edilmiş olması, sonraki sırada yer alan rehinli alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı vermez. Terkin edilen rehin hakkı yerine yeni bir rehin hakkı kurulabilir. Sonraki sırada yer alan rehinli alacaklılara boşalan dereceye geçme hakkı veren sözleşmelerin geçerliliği, resmî şekilde yapılmalarına; aynî etki sağlamaları, tapu kütüğüne şerh verilmelerine bağlıdır.”, TMK’nın “Boş dereceler” başlıklı 872. maddesinde; “Sonraki sıralarda kurulmuş bir rehin hakkından önce gelen bir rehin mevcut değilse veya borçlu önceki bir rehin senedi üzerinde tasarruf etmemişse ya da önceki sırada bulunan rehinli alacak, o derece için tescilde belirtilen miktardan az ise; taşınmazın paraya çevrilmesinde satış bedeli, boş derece hesaba katılmaksızın sonraki alacaklılara sıralarına göre dağıtılır.” hükümleri yer almaktadır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince, dava konusu 57 ada, 6 parsel sayılı, 1 numaralı dubleks meskenin 1/2 hissesinin davacıya, 1/2 hissesinin muris... adına kayıtlı olduğu, ... ...’ın 04/08/2006 tarihinde 1/2 hissesi üzerine dava dışı ... lehine 130.000 EURO değerinde 1. derecede 1 yıl süreyle faizsiz, 11/10/2006 tarihinde ise...’ın kendi adına asaleten davacıya vekaleten taşınmazın tamamı üzerine davalı ... lehine 755.000TL değerinde 2. dereceden, bila faizli, serbest dereceden istifade ile 31.12.2007 tarihine kadar müddetli ipotek tesis ettiği anlaşılmaktadır. Rehnin sağladığı güvencenin, tescilde belirtilen rehin derecesi ile sınırlı olduğu gözetildiğinde paylı mülkiyete tabi taşınmazda payın rehnedilmesinden sonra taşınmazın tamamı üzerinde sonraki derecelerde ipotek kurulabilir. Farklı derecelerde kurulan ipoteklerin TMK’nın 857/2. maddesinin kapsamında yer almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi, bölge adliye mahkemesince de davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile HMK 371. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2.540,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.