8. Hukuk Dairesi 2013/11530 E. , 2014/7665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2013
NUMARASI : 2013/518-2013/605
R.. B.. tarafından açılan mirasçılık belgesi istemi davasının reddine dair Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.05.2013 gün ve 518/605 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Talepte bulunan R.. B.. vekili, vekiledeninin annesi olan R.. Y.., R.."nin dedesi K.. (K..) Y.. ile K.."nın eş ve çocuklarının Yogoslavya göçmeni olarak 12.12.1929 tarihinde Türkiye"ye geldiklerini ve 1936 yılında Türk Vatandaşlığı"na kabul edildiklerini, vekiledenin annesi R.."nin baba tarafından dedesi olan K.."nın babası G.. (C..)"nin hicri 1275 (Miladi 1859) doğumlu olduğunu ve Osmanlı İmparatorluğu tabiiyetinde olduğunu ancak ölüm tarihinin yapılan tüm araştırmalara rağmen kesin olarak tespit edilemediğini açıklayarak G.. (C..)"nin mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, mirasbırakanın Türk vatandaşı olmadığı, Türkiye"de kaydının bulunmadığı, mirasbırakan ile çocukları arasında illiyet bağının kayden kurulmasının mümkün olmadığı, sadece tanık beyanlarına dayanılarak veraset belgesi verilemeyeceği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde dilekçesinde belirttiği sebeplerle talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 30.maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda taraflarca hazırlama ilkesi geçerli olup, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Hakim, talepte bulunan tarafların iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re’sen araştırma prensibi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Somut olaya gelince; dosya kapsamında bulunan ve dava dilekçesine ekli Devlet-i Aliyye-i Osmaniye Tezkiresinin tercümesinden, M.. oğlu G.. (C..)"nin, baba adının M.., ana adının H.. olduğu, hicri 1275 (Miladi 1859) doğumlu olduğu ve Osmanlı İmparatorluğu, Kosova Vilayeti, Losicepe Kazası, Bota-i zir Köyü, 53/1 hanesinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine dava dilekçesine ekli 10.12.1929 tarihli Tabiiyet Beyannamesinden ve İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/1180 Esas, 2009/1679 Karar sayılı kararından, Pirepol 1307 doğumlu K.."nın eşinin isminin H.., çocuklarının ise C.., D.., A.. ve R.. olduğu babasının isminin G.. ve annesinin isminin A.. oğlu anlaşılmaktadır. Her ne kadar Rukiye tabiiyet beyannamesinde Kula"nın kızı olarak görünmekte ise de dava dilekçesine ekli İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/1180 Esas 2009/1679 Karar sayılı veraset belgesinin iptali ve yenisinin verilmesine ilişkin 30/12/2009 tarihli kararda, Bursa İli, Kemalpaşa Mah. Cilt No:3 Hane No:427 BSN:1; C.. (G..) ve A.. oğlu 01.07.1891 Pirepol doğumlu K.."nın, K.. isminde bir çocuğu daha olduğu ve R.."nin K.."ın kızı olduğunun kabul edildiği ve buna göre R.."ye de pay verildiği görülmektedir.
Açıklanan bu olgular ve dava dilekçesine ekli belgeler birarada değerlendirildiğinde, davacı, mirasbırakan C.. (G..) ile irs ilişkisini ispatlamıştır. Dava dilekçesine ekli Devlet-i Aliyye-i Osmaniye Tezkiresinin tercümesindeki açıklamada; M.. oğlu G.., Yüce Devlet"in uyruğunda olup nüfusa kayıtlı bulunduğunu bildiren tezkerenin isteği üzerine verildiği ve veriliş tarihinin 16 Mayıs 1322 ( Miladi; 29 Mayıs 1906) olduğu görülmektedir. Bu durumda, mirasbırakan G.. (C..) tezkerenin verildiği tarihte sağ olduğuna göre, mirasbırakanın 16 Mayıs 1322 (29 Mayıs 1906) tarihinden sonraki bilinmeyen bir tarihte ölmüştür. Mahkemece, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, Yersel Nüfus Yazımında mirasbırakanın sağ olup olmadığı sorulmalı, ayrıca, 1830’lardan itibaren imparatorlukta gerçekleştirilen nüfus sayımlarına ilişkin tutulan defterler Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunduğu gözetilerek G.. (C..)"ye ilişkin kayıtların bulunup bulunmadığı buradan da sorulmalı, gelen yazı cevaplarına göre gerekirse Sirbistan Başkonsolosluğu"na müzekkere yazılarak varsa miras bırakanın arşiv kayıtları istenmeli, bu suretle mirsabırakanın ölüm tarihi ve mirasçıları belirlenmeye çalışılmalıdır. Ayrıca, davacının dedesi Kazım"ın babası olan Kula"nın nüfus kayıtlarından yola çıkarak belirlenen mirasçıların verasete esas nüfus kayıtları gerekirse Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğün"den istenerek dosya içerisine alınmalı, mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle hasımsız olarak açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olduğu ve bir bakıma kamu düzeni ile ilgili bulunduğu gözetilerek kendiliğinden araştırma işletilmeli, davacı tarafa delillerini ve yaşlı tanıklarını bildirmesi için süre ve imkan tanınmalı, aynı zamanda tanıklardan sadece görgüye değil duyuma dayalı bilgileri de sorulmalı, ayrıca miras bırakanın ölüm tarihinin tespiti için gerekirse zabıta araştırması yapılarak ölüm tarihi duraksamasız belirlenmeye çalışılmalıdır. Yapılacak araştırmalar sonucunda, mirasbırakan G.. (C..)"nin Türk Kanun Medenisi"nin yürürlüğünden önce ve Osmanlı tabiiyetinde öldüğünün tespiti halinde, mirasın "feraiz ahkamı" veya çoklu hukuk (yargı) sistemi esas alınarak çözümlenip çözümlenmeyeceğinin gözetilmesi ve belgenin de buna göre düzenlenmesi gerekeceğinden, Mahkemece (Feraiz ve çok hukuklu sistem) uzman bir hukukçu (Uluslararası Özel Hukuk Hocası) ve bir ilahiyatçı kişiden oluşan bir bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılması hususu da düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, herhangi bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıdaki hukuki olgular gözardı edilerek eksik araştırma, soruşturma ve yersiz gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz, talep eden vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.