8. Hukuk Dairesi 2013/19855 E. , 2014/7692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/02/2012
NUMARASI : 2011/123-2012/20
H.. H.. ile İ.. T.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve terkin davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 02.02.2012 gün ve 123/20 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı H.. H.. temsilcisi, mülkiyeti davalılara ait olan ve parsel sayılı taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanunu"na göre kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını belirterek tapu kayıtlarının iptali ile tescil dışı bırakılmalarına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili: kıyı kenar çizgisinden haberdar olmadıklarını, kendilerine tebligat yapılmadığını, yeniden alınacak bilirkişi raporunda taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması halinde tazminat haklarını saklı tuttuklarını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamından sonra davanın kısmen kabulü ile ve parsel sayılı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile tapu kayıtlarının iptaline; 958 parsel sayılı taşınmazın tamamı kıyı kenar çizgisi dışında kaldığından bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın, reddine dair önceki hüküm H.. H.. temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin 15.07.2011 tarih ve 2011/5854 Esas, 2011/8359 Karar sayılı ilamı ile özet olarak "davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca: işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararma göre değerlendirilmesi, taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.” gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulması kararı verildikten sonra, yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; keşifte hazır bulunan teknik bilirkişiler T.. K.. ve M.. K.."ın 03.02.2009 havale tarihli rapor ve krokilerinde idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi dikkate alınmak suretiyle dava konusu nolu parselin tamamının parselin krokide B harfi ile gösterilen 162,30 m2"lik kısmının ve parselin krokide B harfi ile gösterilen 225, 99 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı rapor edildiği halde aynı keşifte görevli jeolog bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen 05.02.2009 tarihli raporda ise dava konusu parsellerin tamamının kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı saptanmıştır. Ne var ki; mahkemece bilirkişi raporları arasındaki bu açık fark ve çelişkiye rağmen çelişki giderilmeksizin karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Bundan ayrı, mahkemece hükme esas alınan 03.02.2009 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda açıkça dava konusu parsellerden ve parsellerin krokide A harfi ile gösterilen kısımlarının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı saptandığı halde bu parsellerin tamamı açısından kabul kararı verilmesi de isabetsizdir.
Hal böyle olunca; yeniden yapılacak keşifte 3621 sayılı Yasa"nın 9. maddesine göre oluşturulan Bilirkişi Heyeti vasıtası ile kıyı kenar çizgisi araştırmasının yapılması, önceki günlü uzman bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi giderecek şekilde uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı gerekçeli rapor alınması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.