
Esas No: 2010/1913
Karar No: 2010/2623
Karar Tarihi: 10.03.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/1913 Esas 2010/2623 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.11.2007 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni, tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 16.09.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın giderilmesi ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davalı, davacının taşınmaza malik olmadığını, dava açma ehliyeti bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapının üst katında ikamet eden davalının davacının oturduğu bağımsız bölümde su sızıntısı meydana getirmek suretiyle oluşturduğu muarazanın giderilmesine, 451,99 TL’den ibaret fiili zarar tutarıyla, 1760 TL olarak hesaplanan yoksun kalınan kira kaybı ve kiradan oturulmak suretiyle fazladan yapılan ödemeler tutarının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 730. maddesi uyarınca bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını aşırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesiyle karşılaşan kimse durumun eski hale getirilmesini tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir. Yasanın 737. maddesine göre de herkes taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.
Somut uyuşmazlıkta; davalı ve davacı aynı binada oturmaktadır. Binanın üst katında oturmakta olan davalının alt kattaki bağımsız bölüme de su sızıntısı oluşturmak suretiyle zarar verdiği ve bu zararın 451,99 TL olduğu bilirkişi raporuyla sabittir. Şu hale göre davacı durumun eski hale getirilmesini ve bu zararının giderilmesini davalıdan isteyebilecektir. Ancak;
Mahkemece hüküm altına alınan 1760 TL davacının yoksun kaldığını iddia ettiği kira kaybı zararı ve başka yerde oturma sebebiyle fazladan ödediği kiradır. Uğranılan zararın artmasını önlemek makul düşünen ve hareket eden herkes için normal bir davranıştır. Buna rağmen şayet bu normal davranış tarzının dışında kalınmış ve bu yüzden meydana gelen zararın artmasına sebep olunmuşsa haksız fiil failini zararın bu artmış haliyle tamamından sorumlu tutmak adil ve doğru olmaz. Hatta Borçlar Kanununun 44. maddesi hükmüne göre hakim bu suretle ortaya çıkan zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir. Yukarıda sözü edildiği üzere giderilmesi gereken zarar 451,99 TL’den ibaret iken davacı bu zararın ortadan kaldırılması için gerekli harcamayı ileride davalıdan tahsil etmek üzere yapmamış, bu şekilde kira ile ilgili zarar onun kendi kusurlu davranışından kaynaklanmıştır. Dolayısıyla davalıyı 1760 TL kira zararından sorumlu tutmak mümkün değildir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen kira zararıyla da davacının sorumlu tutulması açıklanan sebeplerle doğru olmadığından karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.