12. Ceza Dairesi 2017/5689 E. , 2017/10535 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı yasa uyarınca tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 396,41 TL maddi, 2.600,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında "466 sayılı yasa uyarınca tazminat" yerine "haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat" ibaresine yer verilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Temyiz kesinlik sınırının, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının toplamına göre belirlenmesi gerektiği, dosya kapsamına göre kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarının toplamının hüküm tarihi itibariyle geçerli olan 2.080,00 TL temyiz kesinlik sınırını aştığı anlaşılmakla, tebliğnamede, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı temsilcisinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
2- Davacı hakkındaki tutuklama müzekkerelerinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin belirlenmesi suretiyle infaz edilen tutukluluk süresi tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi
3- Davacı hakkındaki tutuklama işlemi, 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleştiğinden 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 6. maddesine göre, davacıların tazminat talebinin 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu, 466 sayılı Kanunun 2. maddesine göre "verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde" davanın açılması gerektiği, Kanunda öngörülen 3 aylık sürenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararı ile, "kesinleşen kararların tebliğinden" itibaren başlayacağının kabul edildiği, ancak, kesinleşmiş kararların tebliğini öngören bir kanuni düzenleme bulunmaması nedeniyle, kararın tebliğ edilmemesi halinde tazminat davasının hangi sürede açılacağı hususunun belirtilen kararda tartışılmadığı, Ceza Genel Kurulu"nun 06/05/2014 tarih ve 141-229 sayılı kararında 466 sayılı Kanuna göre incelenen tazminat davasının usul ve yasaya uygun yapılan kesinleşmesinden itibaren her halükarda 10 yıl içinde, eğer kesinleşmiş beraat kararı tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinden veya beraat kararının kesinleştiğini öğrenmesinden itibaren 3 ay içinde davanın açılması gerektiği, Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2003/110 Esas 2003/144 Karar sayılı ceza dava dosyası aslının tamamının eksiksiz olarak celp edilip incelenerek hükmün davacı (sanık) yönünden hangi tarihte kesinleştiği, kesinleşme şerhinde belirtilen kesinleşme tarihinin doğru olup olmadığı, davacının (sanığın) hakkında verilen beraat hükmünden kesinleştiğinden haberdar olup olmadığı tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek, 29/01/2015 tarihinde açılan tazminat davasının süresinde açılıp açılmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı temsilcisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.