Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı yasa uyarınca tazminat
Hüküm : Davanın reddi

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında "466 sayılı yasa uyarınca tazminat" yerine "koruma tedbirleri sebebiyle tazminat" ibaresine yer verilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı, davacılar ..., ... ve ..."ın kimlik ve adres bilgilerinin gösterilmemesi mahallinde ilavesi mümkün yazım eksikliği olarak kabul edilmiştir.
Davacıların murisi hakkındaki tutuklama işlemi, 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleştiğinden 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 6. maddesine göre, davacıların tazminat talebinin 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu, 466 sayılı Kanunun 2. maddesine göre "verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde" davanın açılması gerektiği, Kanunda öngörülen 3 aylık sürenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararı ile, "kesinleşen kararların tebliğinden" itibaren başlayacağının kabul edildiği, ancak, kesinleşmiş kararların tebliğini öngören bir kanuni düzenleme bulunmaması nedeniyle, kararın tebliğ edilmemesi halinde tazminat davasının hangi sürede açılacağı hususunun belirtilen kararda tartışılmadığı, Ceza Genel Kurulu"nun 06/05/2014 tarih ve 141-229 sayılı kararında 466 sayılı Kanuna göre incelenen tazminat davasının usul ve yasaya uygun yapılan kesinleşmesinden itibaren her halükarda 10 yıl içinde, eğer kesinleşmiş beraat kararı tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinden veya beraat kararının kesinleştiğini öğrenmesinden itibaren 3 ay içinde davanın açılması gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26/03/2002 gün ve 92/223 sayılı kararında belirtildiği üzere koruma tedbirleri nedeniyle dava açma hakkının kural olarak zarar görene ait olduğu, bu hakkın mirasçılara intikalinin ancak zarar görenin ölmeden önce dava açması veya dava açma iradesini açıkça izhar etmesi durumunda mirasçılara intikal edeceği, mirasçıların bu şartlarda açılmış davaya devam edebilecekleri veya dava açabilecekleri, dava dilekçesi ekinde sunulan bila tarihli ve onaysız davacıların murisi ... tarafından imzalandığı iddia edilen belge suretine göre davacıların murisinin dava açmadan ancak bu yöndeki iradesini açıkça izhar ederek 22/08/2011 tarihinde vefat ettiği, hakkındaki baraat hükmünün 01/06/2011 tarihinde kesinleştiği, temyiz incelemesine konu iş bu tazminat davasının 18/11/2013, iş bu tazminat davası ile birleşen ek davanın ise 30/01/2015 tarihlerinde açıldıkları, anlaşılmakla; davacıların murisinin, vefatından yaklaşık 2 Ay, 22 Gün önce kesinleşen karara dair dava açma talimatı vermiş olması ve tazminat davası açılmasına dair talimat evrakının da tarihsiz olması karşısında kararın kesinleştiğini öğrenme tarihinin vefat ettiği tarih olarak kabulü halinde dahi 466 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK"nın 141. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi, gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu itibariyle doğru kabul edilmekle,
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak, ONANMASINA, 19/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.