MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : 1-Sanık ... hakkında;
TCK’nın 155/2, 62, 51. maddeleri gereğince mahkumiyet
2-Sanık ... hakkında; beraat

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ...’nin beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından, sanık ...’nin mahkumiyetine ilişkin hüküm ise katılan vekili ve sanık ... tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
... Sigorta... isimli şirketin hissedarları olan ve katılan şirket ile aralarında acentelik sözleşmesi bulunan sanıkların, katılan şirket adına tahsil ettikleri poliçe bedellerinden 40.205,39 TL"yi şirket hesaplarına intikal ettirmeyip uhdelerine aldıklarının iddia edildiği somut olayda,
1- Sanık ... hakkında yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanıkların savunmalarına göre ...’nın fiili olarak şirket işleri ile ilgilenmediği, kağıt üzerinde ortak olduğu ve dolayısı ile mahkemece sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesine dayanan beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın kolluktaki beyanında, müşterilere kesmiş olduğu sigorta poliçelerinin paralarını tahsil edemediği için katılan şirkete ödeme yapamadığını, toplam borcunun 122.000 TL olduğunu, katılana 80.000 TL ödeme yaptığını, yapmış olduğu ödemelerin bir kısmını da cebinden yaptığını beyan etmesi, dosya içeriğinden de, sanığın katılan firmaya borçlu olduğu paranın müşterilerden tahsil edilip edilmediğinin anlaşılamaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, katılan şirkete ve sanığın acentesine ait defter ve belgelerin incelenmesi suretiyle, sanığın sigorta acenteliği feshedilene kadarki dönemde katılan firmaya teslim etmesi gereken sigorta primlerini sigorta müşterilerinden tahsil edip etmediği hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule görede;
Sanık tarafından sunulan temyiz dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu katılan şirket hesabına hüküm tarihinden önce 25/06/2013 günü 25.000 TL havale ettiğine dair dekont sureti ile katılan şirkete ait kalan 15.000 TL borcun taksitle ödenmesi konusunda katılan şirkete taahhütname verdiğine dair 25.06.2013 tarihli belgenin akıbetlerinin araştırılarak sanık hakkında zararın tamamen karşılanmış olması durumunda CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler ile zararın tamamen veya kısmen ödenmiş olması durumunda TCK’nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmamayacağının tartışılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.