23. Hukuk Dairesi 2013/3365 E. , 2013/4320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin takibi üzerine borçlunun üçüncü kişideki alacağının hazcedildiğini, başka alacaklıların da haczi olduğundan sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinde ikinci sırada gösterilen davalı alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı alacağının muvazaalı olduğunun tespiti ile sıra cetvelinden çıkartılmasına ve müvekkil alacağının davalıya ayrılan paydan ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, alacağının gerçek bir alacak olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları ve dosya kapsamına göre, davacının, davalı alacağının muvazaalı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraza ilişkindir. Dava konusu sıra cetveli ile dağıtımı yapılan para borçlunun üçüncü kişiden olan alacağıdır. Borçlunun üçüncü kişi ile arasındaki bir hukuki ilişkiden kaynaklanan henüz doğmamış fakat doğması muhtemel alacağın haczi İİK"nın 89. maddesine göre mümkündür. İİK"nın 89.maddesine uygun haciz ihbarnmesi yerine müzekkere yazılarak haciz konulması ise, aynı yasanın 88.maddesinde düzenlenen menkul haczi hükmündedir. Haciz müzekkeresi ile ancak mevcut bir alacak üzerine haciz konulabilir. Somut uyuşmazlıkta, davacının sıra cetveline itiraz edebilmesi için öncelikle dağıtıma konu alacak üzerinde geçerli bir haczinin bulunması gerekir. Davacı alacaklının takip dosyasından müzekkere ile borçlunun ..."dan olan alacağı üzerine haciz konulması istenmiştir. Bu müzekkere İİK"nın 89.maddesine uygun bir haciz ihbarnamesi olmadığından öncelikle müzekkerinin ..."ya ulaştığı anda borçlunun mevcut bir alacağının olup olmadığı kurumdan sorulmalıdır. Müzekkerenin kuruma ulaştığı anda borçlunun mevcut bir alacağı varsa davacının mevcut alacakla ilgili olarak geçerli bir haczi bulunduğundan dava açabileceği kabul edilip işin esasına girilmelidir. Aksi durumda, davacının geçerli bir haczinden bahsedilemeyeceğinden sıra cetveline itiraz hakkı da olmayacaktır.
Kabule göre de, bu davalarda iddia kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri olgusuna dayanmakta olup, ispat külfeti davalı alacaklıya aittir. Alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyid eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Somut olayda, ispat yükü davalı alacaklıda olmasına karşın, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ....06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.