17. Hukuk Dairesi 2015/19092 E. , 2017/6998 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu Kemalettin ve ... Kardeşler...Ltd.Şti hakkında takip başlatıldığını, borçluların alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmaz ve araçları diğer davalılara devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde davanın görülmesi için gerekli aciz belgesinin bulunmadığı, satışların gerçek olduğundan haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu tasarrufların tarihlerinin 31.05.2012-12.07.2012-18.09.2012-24.09.2012 olduğu, borç kaynağı senedin ise 10.08.2012 tarihinde düzenlendiği, bu hali ile tasarruflardan borcun doğmundan önce gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
1-Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir
Somut olayda, davacı alacaklı bankanın takibe koyduğu bononun tanzim tarihi 10.08.2012 olup iptali istenilen tasarruflar ise 12.07.2012-18.09.2012-24.09.2012 tarihinde gerçekleşmiştir. 18.09.2012 ve 24.09.2012 tarihinde gerçekleşen tasarruflar 10.08.2012 tarihinden sonra gerçekleştiğinden bu tasarruflar ile ilgili olarak tasarrufun iptali koşullarının araştıralarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
12.07.2012 tarihli tasarruflar yönünden ise, davacı alacaklı banka, borç kaynağı senedin borçlu şirkete verilen kredilerin teminatı olarak verildiğini ileri sürerek 20.11.2009-17.03.2010-23.03.2010 ve 10.08.2012 tarihli kredi sözleşmelerini sunmuştur. Ticari hayatta bankaların verdikleri kredi karşılığı teminat senetleri aldıklarıda mutad uygulamalardan olduğu bir gerçektir.
Bu durumda, yapılacak iş konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, takibe konulan senedin tanzim tarihinden önce borçlu şirkete verilen kredilerden kaynaklanan borcunun bulunup bulunmadığı, takip dayanağı senedin önceki kredi sözleşmesinden doğan borca karşılık mı yoksa son verilen 10.08.2012 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olarak mı verildiğinin araştırılarak, senedin önceki tarihli kredi sözleşmelerinden doğan borca karşılık verilmiş ise 12.07.2012 tarihli tasarruflar yönünden de işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi aksi durumda ise şimdiki gibi sadece bu tarihli tasarruflar yönünden dava ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre ise, tasarrufun dava ön koşul yokluğundan reddi halinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilme de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.06.2017 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.