9. Hukuk Dairesi 2021/1721 E. , 2021/6017 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davacı ile davalılar arasındaki dava hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla) tarafından verilen 05.02.2016 tarihli ve 2014/354 esas, 2016/17 karar sayılı hükmün, davacı vekili ve davalılardan ... ile ...’nın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından 13.07.2020 tarihli ve 2017/34139 esas, 2020/9455 karar sayılı ilam ile BOZULMASINA karar verilmiş, davacı vekili kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 karar, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Dosya kapsamına göre; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nce temyiz incelemesi sırasında davacı tarafın faiz başlangıç tarihine yönelik temyizinin gözden kaçırıldığı anlaşılmakla; Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, ... depreminde yıkılan ve hasara uğrayan konutlar yerine yapılacak “Afet Konutları” yapım işinin ... ile ... tarafından “ortak girişim” halinde üstlenildiğini belirterek, bu konutlardan ... ve ilçelerinde (40 adedi Gezin İlçesinde olmak üzere) 64 adet konutun, dış cephe kaplama, iç dış sıva, şap, fayans ve karo işlerinin yapılması için ... ile taşeronluk sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin usta yardımcısı ekip elemanı olarak 01.04.2013 tarihinde çalışmaya başladığını ve haftanın 7 günü 07.30-18.30 saatleri arası çalıştığı halde karşılığının ödenmediğini, Kasım ayı sonlarında ise mevsimin ve işin bitimi gerekçe gösterilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, köylüleri ve hemşehrileri olan davalı ...’in, müteahhit tarafından kendisine ödeme yapılmadığı için işçilere ödeme yapamayacağını, dava açmaları halinde gerçeği söylemekten kaçınmayacağını söylediğini ileri sürerek, ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, ihale makamı olduklarını ve alt yüklenici çalıştırılmadığını, davanın öncelikle usul eksiklikleri nedeni ile görev, yetki ve husumet yokluğu sebebiyle, daha sonra da esastan reddine karar verilmesini istemiştir
Davalı ... vekili; davacının 32 gün çalıştığını ve çalışmasının karşılığı olan hizmet bedelinin kendisine ödendiğini, kısa süre çalışması sonucu talep ettiği alacak kalemleri yönünden tazminata hak kazanmasının söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; yapılan işin niteliği gereği müteahhitlerden para aldıkça kendisinin de işçilere ödeme yapabileceğini söylediğini, 2013 Temmuz ayından itibaren bir ödeme yapılmadığından işçilere çıplak yevmiyelerinin dahi ödemesinde bulunamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili ve davalılardan ... ile ... vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ile davalılar ... ve ..."nın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Türk Medeni Kanunu"nun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu, dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş, ölen kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır.
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, ... ile sözleşme imzalayan yüklenici ...-... Ortak girişimini oluşturan gerçek kişi davalılardan davalı ...’ ın dava tarihinden önce vefat ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili, anılan davalı hakkındaki davasını geri aldığını belirtmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 123. maddesinde “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir” düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda “davanın geri alınması” ancak karşı tarafın açık muvafakati ile hüküm doğurabilecek bir usul işlemi olup, davalı ...’ ın dava tarihinden önce öldüğü basit bir araştırma ile öğrenilebilecek iken, bu konuda gerekli özen gösterilmeden hakkında dava açılması sebebi ile davanın, bu davalı yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekirken mahkemece bu davalı yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu faiz başlangıç tarihleri konusundadır.
Davacı dava tarihinde alacakların miktar olarak bir kısmını talep ettikten sonra yargılama sırasında işverene ihtar göndermiş ve dava konusu alacaklardan ihbar tazminatı hariç diğerlerinin tamamı bakımından işveren ihtar ile temerrüde düşürülmüştür. O halde, davacının talebinin de bulunduğu dikkate alınarak, ihbar tazminatı dışındaki alacak kalemleri bakımından dava dilekçesinde talep edilen miktarlara 11.04.2014 olan dava tarihinden ve bakiye miktarlara ise 30.04.2014 olan temerrüt tarihinden faiz yürütülmelidir.
İhbar tazminatının ise, dava dilekçesinde talep edilen 200,00 TL"sine 11.04.2014 olan dava tarihinden, ihtar ile talep edilen 1.400,00 TL"sine 30.04.2014 olan temerrüt tarihinden ve bakiye miktarına ise 03.02.2016 olan ıslah tarihinden faiz yürütülmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden faiz yönünden kurulan hüküm hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.