19. Ceza Dairesi 2018/2744 E. , 2019/7239 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5187 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
5187 sayılı Kanun"un "Düzeltme ve cevap" başlıklı 14. maddesi;
"Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır.
...Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hâkim tarafından karar verilmesi halinde, birinci fıkradaki süreler, sulh ceza hâkiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar..."
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "Vekile ve kanuni mümesile tebligat" başlıklı 11/1. maddesi;
"(Değişik birinci fıkra : 6/6/1985 - 3220/5 md.) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır..."
5237 sayılı TCK"nun "Ceza sorumluluğunun şahsiliği" başlıklı 20/1. maddesi;
"(1) Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." hükümlerini içermektedir.
Buna göre, 5187 sayılı Kanun"un 18. maddesinde düzenlenen "düzeltme ve cevabı yayımlamama" suçundan sorumluluğun doğması için ilk şart kesinleşen mahkeme kararının, 5187 sayılı Kanun"un 14/1. maddesinde yazılı olduğu üzere süreli yayının sorumlu müdürüne, 7201 sayılı Kanun"da yazılı usullere göre tebliğinin yapılmasıdır. 5187 sayılı Kanun"un 14/6. maddesinde belirtilen itiraz edilmişse sürelerin tebliğin yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı hükmünde açıkça tebliğin kime yapılacağı yazılmamışsa da merci kararının sorumlu müdüre ayrıca tebliği gerektiği Kanun"un 14. maddesinin bir bütün olarak yorumlanmasından anlaşılmaktadır.
Sanıklar hakkında 5187 sayılı Kanun"un 18/1. maddesinde yazılı "düzeltme ve cevabı yayımlamama" suçundan açılan kamu davasında, kesin olarak verilen merci İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.02.2014 tarihli 2014/137 D.İş. Sayılı "itirazın reddine" dair kararının, sadece itiraz edenin avukatına tebliğe çıkartıldığı ve tebligat evrakını işyerinde avukatın daimi temsilcisi olduğunu beyan eden çalışan Seher Tizgili"nin aldığı, suç tarihinin de bu tebligata göre belirlendiği, ancak gazetenin sorumlu müdürüne hitaben yapılan bir tebligat olmadığı, dolayısıyla sanıkların hukuken yayımlamakla yükümlü olacakları ve ileride cezai sorumluluklarını doğurabilecek bir düzeltme ve cevap yazısından haberdar olmadıkları, keza sanıkların düzeltme ve cevabı süresi içinde gereği gibi yayımlama zorunluluklarının, 5187 sayılı Kanun"un 14/6. maddesinde yazılı olduğu üzere "yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren" başlayacağı, vekil aracılığıyla takip edilen işlerde tebligatın 7201 sayılı Kanun"un 11. maddesi gereği vekile tebliği esas olarak kabul edilse de somut olayda tebliğ yapılan avukatın sorumlu müdürün vekili olmadığı gibi, vekili olsa bile 5187 sayılı Kanun"a göre sorumlu müdürün düzeltme ve cevabı yayımlama zorunluluğunun avukatına yapılan tebliğden itibaren başlamayacağı, dolayısıyla TCK"nin "ceza sorumluluğunun şahsiliği" ilkesinde de açıkça belirtildiği üzere, kimsenin başkasının fiilinden dolayı cezai anlamda sorumlu tutulamayacağı değerlendirilmekle, mahkemece sanıkların beraati yerine suçu işlediklerinin sabit olması gerekçesiyle mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre ise;
Açılan kamu davasına konu olan İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 19.02.2014 tarihli, 2014/121 D.İş. sayılı düzeltme ve cevap metinin yayımlanmasına dair karara yapılan itiraz sonucu verilen kesin karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi, nihayet Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17.04.2018 tarihli, 2016/19-1115 E., 2018/174 K. sayılı kararıyla; itiraz merci olan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.02.2014 tarihli, 2014/137 D.İş. sayılı kararının kanun yararına bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine karar verilmesi karşısında sanıkların hukuki durumlarının adı geçen dosyanın akıbetinin araştırılmak suretiyle yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine 15.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.