17. Hukuk Dairesi 2014/22257 E. , 2017/7210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline işyeri sigortası ile sigortalı işyerinde bina zemini ve duvarlardan sızan sular sonucu bina, demirbaş, dekorasyon ve emtia hasarı meydana geldiğini, sigortalı şirketin kiracı, davalının malik ve kiralayan olduğunu, bina kendisinden beklenen izolasyon ve mukavemeti sağlayamamış olmakla davalının BK gereği hem kusurlu hem kusursuz sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigortalısına 30.11.2011 tarihinde 40.373 TL hasar tazminatı ödediğini beyanla, ödenen 40.373 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, sigortalının Bursa"daki işyerini sigorta ettirdiğini, poliçe kapsamı dışındaki ödemelerin rücu edilemeyeceğini, su sızıntısının nedeninin yağmurun işyerine girmesi olarak gösterildiğini, esasında gider borularının tıkanması, boruların itfaiye marifeti ile açılması, boruların içinde sigortalının taşınmazda yaptığı tadilat artıklarının çıktığı gerçeğine yer verilmediğini, kiracı kendisine teslim edilen kiralananın gider borularının tıkanmasına sebebiyet verdiği için BK 316 mad. gereğince özenle kullanım borcunu yerine getirmediğini, BK. 318 maddesine göre kiracının kendisinin gideremediği sorunları mal sahibine bildirmesinin gerektiğini, aksi taktirde bundan doğan zararlardan sorumlu olacağını, sigortalı şirketin 01/02/2009 tarihinden itibaren taşınmazı işyeri olarak fiilen kullanmaya başladığını, taşınmazın kiracıya her türlü kullanıma elverişli ve sağlam bir şekilde teslim edildiğini, iddia edilen duvar kabarıklığının teknik olarak 1-2 günlük rutubet-ıslaklık neticesi olamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, meydana gelen zararda davalının herhangi bir kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK"nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 Sayılı HMK"nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup re"sen dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, davacı ... olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlük tarihinden sonra açıldığı ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda, davanın HMK 114/1-c.maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 5.7.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.