
Esas No: 2010/2600
Karar No: 2010/3715
Karar Tarihi: 05.04.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/2600 Esas 2010/3715 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.07.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda soyadı düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.11.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı vekili, dava konusu ..., 23 parsel numaralı taşınmazın tapu kayıt maliklerinden olan davacının murisi "... kızı, ..."’nin yazılı olmayan soyadının "..." olarak düzeltilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tapuda isim düzeltilmesi davasını tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanısıra 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası ile ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili düzeltme isteyebilir.
Somut olayda dava, kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen muris ... ...’in mirasçılarından ... (...) tarafından açılmış olup, davacının dosyada nüfus kaydı bulunmadığından sağ olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Ayrıca, dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle Hazine hasım gösterilerek açılmıştır.
Tapu sicilindeki yanlışlıklardan kaynaklanan davalarda yasal hasım, kayıtları tutmakla görevli ve sorumlu tapu sicil müdürlükleridir. Bu nedenle dava doğrudan tapu sicil müdürlüğüne yöneltilmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.3.1999 tarihli ve 1999/14-165-149 sayılı kararı da bu yöndedir.
Uygulamada davaların sıkça “Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazine” hasım gösterilerek açıldığı görülmektedir. Hazine vekili, 4353 sayılı Kanunun 18. maddesine göre kanuni temsilci sıfatıyla idareyi temsil eder. Bu nedenle “Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazine” hasım gösterilerek dava açıldığında, davanın husumet yokluğundan reddi yerine dava dilekçesinin doğru hasım olan “Tapu Sicil Müdürlüğüne” tebliğinin sağlanması ve bundan sonra davaya devamla bir hüküm kurulması gerekir.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacı ...’in (...) nüfus kaydı ilgili yerden getirtilerek sağ ise “Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazine” hasım gösterilerek dava açıldığından, dava dilekçesi tapu sicil müdürlüğüne tebliğ edilmeksizin yargılamaya devamla hüküm kurulması doğru görülmediğinden yukarıda değinildiği şekilde dava dilekçesinin yöntemine uygun şekilde tebliği sağlandıktan sonra yargılamaya devamla bir karar verilmesi; davacı ...’nin sağ olmadığının anlaşılması halinde ise aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 05.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.