Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4892
Karar No: 2013/5020
Karar Tarihi: 19.03.2013

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/4892 Esas 2013/5020 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalılarla destekleri arasında çıkan kavga sonucu, davalı ... adına kayıtlı araçla öldürülen desteklerinin aileleri tazminat istemiş ancak mahkeme, davalıların sadece birisinin işleteni olarak tazminatla sorumlu tutulduğunu belirtmiştir. Ancak, davalı işleten hakkındaki davanın kısmen kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır çünkü olay bir trafik kazası olmayıp kasıtlı olarak adam öldürme suçudur. Olayda trafik kazası söz konusu olmadığından davalı işleten hakkındaki tazminat sorumluluğuna gidilemez. Bu nedenle temyiz itirazları reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
-MK’nun 432/1. maddesi: Temyiz süresi
-MK’nun 427/4 ve 433/2. maddeleri: Temyiz dilekçesinin içeriği ve süresi
-Karayolları Trafik Kanunu: Aracın verdiği zararın trafik kazasından kaynaklanması gerektiği kuralı ve işletenin sorumluluğu için aranan şartların belirlenmesi
4. Hukuk Dairesi         2012/4892 E.  ,  2013/5020 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vdl. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğerleri aleyhine 24/05/2004-03/05/2010 gününde verilen dilekçelerle haksız fiil nedeniyle tazminatın dava ve birleşen dava ile istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/09/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı ..., duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vasisi ... ve davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 19/03/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü. Davalı vekili Avukat ..."ın mazeret dilekçesi gönderdiği görüldü, mazeret yerinde görülmedi. Açık duruşmaya devam olundu. Süresinde olduğu anlaşılan davalıların temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1-Karar, taraflarca temyiz edilmiştir. Bunlardan davacıların MK’nun 432/1. maddesinde yazılı onbeş günlük ve 427/4 ve 433/2. maddelerinde belirlenen on günlük süreleri geçirdikten sonra temyiz ettiğine göre temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ... Karadayı"nın temyiz itirazları reddedilmelidir.
    3-Davalılardan ..."in temyiz itirazlarına gelince:
    Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava ve birleşen dava kısmen kabul edilmiş, kararı sigorta şirketi dışındaki taraflar temyiz etmişlerdir.
    Davacılar, destekleri olan ..."nun davalılardan ..."ın kullandığı, diğer davalı ... adına trafikte kayıtlı olan araçla öldürme kastıyla ezilerek öldürülmesi nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini dava ve birleşen dava ile istemişlerdir.
    Yerel mahkeme gerek haksız fiil faili, gerek desteğin ölümüne neden olan aracın işleteni hakkındaki davayı kısmen kabul etmiştir. Dosyadaki belgelerden davacıların desteği ... ile davalı ... arasında çıkan kavga sonucunda, motorsikletine binerek olay yerinden uzaklaşan desteği, davalı ..."ın ..."e ait araçla peşinden giderek yakaladığı ve kasten desteğin aracına çarparak bir süre altında sürükleyerek öldürdüğü, bu nedenle kasten adam öldürme suçundan mahkum olarak cezasının kesinleştiği, suçta kullanılan araç ... adına kayıtlı olup bu davalının bilgisi dahilinde aracın suçta kullanıldığı belirlenemediğinden aracın müsadere edilmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı ... araç maliki yani işleteni olarak tazminatla sorumlu tutulmuşsa da, işletenin sorumluluğu için aranan şartlardan en önemlisi aracın verdiği zararın trafik kazasından kaynaklanmasıdır. Dava konusu zarara neden olan eylem bir trafik kazası olmayıp kasıtlı olarak adam öldürmedir. Olayda trafik kazası söz konusu olmadığından davalı ..."in işleten olarak sorumluluğuna gidilemez. Adı geçen davalının dava konusu haksız eyleme dahil olduğu ve diğer davalı ile birlikte hareket ettiği de iddia ve ispat olunmadığına göre tazmin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Şu durumda yerel mahkemece davalı işleten hakkındaki davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, davalı ... Karadayı"nın temyiz isteminin yukarıda (2) nolu, davacıların temyiz istem ve dilekçelerinin yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılar ile davalı ..."den peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 19/03/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.



    KARŞI OY YAZISI

    Davaya konu olayda sürücü kendisine ait olmayan malik işletene ait araçla desteği kasıtlı bir biçimde ezerek öldürmüştür. Sayın çoğunluk olay kasten adam öldürme olduğu gerekçesiyle ve trafik kazası olmadığı esasıyla davalı ..."in tazminat sorumluluğuna işleten olarak gidilemeyeceğini benimsemiştir.
    Hukukda zarar iki türlü eylemden ortaya çıkar. a- Kasıt b- İhmal. Haksız fiil faili ya isteyerek ya da ihmal ederek başkalarına eylemiyle zarar verir. Dolayısıyla haksız fiil sorumluluğunda kasıt ve ihmale dayanan kusur sorumluluğu esası geçerlidir.
    Kusursuz sorumlulukta ise hukuk sistemleri failin eyleminde ihmal veya kasıt olmasa dahi verilen zarardan faili sorumlu tutma esası benimsenmektedir. Kusursuz sorumluluk kendi içinde Olağan Sebep Sorumluluğu ve Tehlike Sorumluluğu olarak ayrılmaktadır. İkisi arasındaki fark zarar verici davranışın failine tazminat yükümlülüğünden kurtulma açısından kurtuluş kanıtı getirebilip getirememe olanağı tanınmasına göre ayrılır. Öyle ki tehlike sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme olanağı faile verilmemektedir. Zira salt o tehlikeli teknolojik ürüne sahip olma ve onun işletilmesinin başlı başına tehlike göstermesi ve zarar verme olasılığının çok yüksek olması nedeniyledir ki sadece illiyetin varlığı doğrudan tazminat sorumluluğunu doğurur. Dolayısıyla eylem failini kasıtlı veya ihmalli eylemin bulunup bulunmamasının hiç bir önemi yoktur.
    İş bu davada sürücü işletene ait olan aracı bir şekilde almış ve bir kişiyi öldürmüştür. Bu eylemde sürücü kusur sorumluluğu esaslarıyla sorumlu iken işleten sadece o araca sahip olmak nedeniyle bu aracın verdiği zarardan sorumludur. Yeter ki bu araç kendi teknolojik özelliklerine göre çalışmış olmaktan bir zarar vermiş olsun. Ve somut olayda bu araç karayolunda kullanılarak bir kişi öldürülmüştür. Karayolu olan bir yerde Karayolları Trafik Kanununa tabi bir araç yine Karayolları Trafik Kanununa göre işleten sayılan bir kişiye ait olan araç (teknolojik tehlikeli ürün) davalı ..."in kusurlu ve kusursuzluğuna dayanmaksızın bir zarara sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla bu zarardan davacının sorumlı olması için gerekli olan tehlikelilik, karayolunda hareket etme nedeniyle zarar doğmuş olması, illiyet bağı, aracın sahibi-işleteni olma yasal unsurları tamamen gerçekleşmiştir. İşletenin sürücüye aracını iradesiyle veya iradesi dışında vermiş olması gibi kusur sorumluluğu unsurları yukarıda anlatılan nedenlerle burada aranamaz. Demek ki işleten ... hukuksal anlamda tehlike sorumluluğuyla işleten olarak sorumludur.
    Ayrıca hukukta zararın karşılanması açısından, kasıt ve ihmal değerlendirmesi açısından da bakıldığında işletenin sorumluluğuna gidilmek gerekir. Zira hukuk sistemi ihmalli bir davranıştan doğan zararı karşılıyorsa-tazmin ettiriyorsa kasıttan doğan zararı hukukta evleviyet ilkesine göre öncelikle karşılamak zorunluluğu söz konusudur.
    Açıkladığım unsurlar itibariyle davalı ..."in sorumsuzluğuna ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 19/03/2013








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi