
Esas No: 2015/6215
Karar No: 2016/5499
Karar Tarihi: 12.05.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/6215 Esas 2016/5499 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 173 ada 16 parsel sayılı 1.141,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kendisine ait 173 ada 14 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davaya konu parsel içerisinde tespit gördüğünü ileri sürerek tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet nedeniyle ve esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., kendisi adına tespit ve tescil edilen 173 ada 14 parsel sayılı taşınmaza dahil olması gereken bir bölüm yerin davalıların murisi Şükrü Doğanay adına tespit ve tescil edilen davaya konu 173 ada 16 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Yargılama sırasında tanık olarak dinlenen eşi ... (...), kendisine annesinden kalan taşınmazı eşi davacıya devrettiğini belirtmiştir. Taşınmazın bitişiğinde bulunan 173 ada 14 sayılı parselin incelenen tapu kaydından da davacı adına tespit ve tescil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın davacının eşinin kendisine irsen intikal ettiğine dair beyanın davacının kök muristen kaldığı iddiasını çürüterek davacının kök murisinden gelmediğinin ikrar edildiği, maddi vakıanın değiştirilemeyeceği, dava konusu hakkın devredilemeyeceği, davacının husumet ehliyetinin bulunmadığı, ayrıca muristen kalmadığının ikrar edildiği, zilyetlik süresinin de dolmadığı gerekçeleri ile davacının davasının esastan ve husumetten reddine karar verilmiş ise de; davanın hem usulden hem de esastan reddine karar verilmesi mümkün olmadığı gibi, karar dosya kapsamına da uygun düşmemiştir. Hukuki ihtilaf her iki taşınmazın kimden geldiğine ilişkin değil, taşınmazların aralarında sınır tecavüzü bulunup bulunmadığına ilişkindir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için, mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla taşınmazlar başında keşif icra edilmelidir. Yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın, kim tarafından hangi tarihten beri, hangi sınırlar içerisinde kullanıldığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmesine çalışılmalı, uzman fen bilirkişisinden yapılan keşif ve uygulamaları izleyip denetlemelere olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilecek sınırların işaretlenmiş olduğu ayrıntılı ve keşfi izlemeye elverişli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
12.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.