7. Ceza Dairesi 2018/2682 E. , 2021/1216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
O yer Cumhuriyet Savcısının sanıklar ..., ... ve ... hakkında hüküm verilmesine yer olmadığı kararına yönelik yapılan temyizi ile sanık ..., sanıklar ..., ... ve ... müdafiilerinin mahkumiyet hükümlerini temyizleri üzerine yapılan incelemede;
I- Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanıkların eyleminin 5015 sayılı Yasanın Ek 5/1. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 5015 sayılı Yasanın Ek 5/1. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/11 ve 3/12. maddeleri kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/11 ve 3/12. maddeleri ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanıklar lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 5015 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın ilgili hükümleri (5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22, 5/2 veya aynı Yasanın 3/12. maddesi) somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK"nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
II- Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08.04.2014 tarihli ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16.05.2017 tarih ve 2015/398 Esas, 2017/272 Karar sayılı ilamlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanıklar ..., ... ve ... ’nin eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK.nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
Temyiz incelenmesine konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 15.10.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 25.12.2012 olduğu,
Sanık ... hakkında Yapılan UYAP sorgulamasında sanık hakkında Kırıkkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/543 Esas sırasında derdest dosyanın suç tarihinin 09.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 23.09.2013 olduğu, yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 9. Ceza Dairesinin 2019/10131 Esas sırasında istinaf incelemesinde olan dosyanın suç tarihlerinin 17.08.2012, 2012, 2013, 28.11.2013, iddianame düzenleme tarihinin ise 15.05.2014 olduğu,
Sanık ... hakkında Yapılan UYAP sorgulamasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi"nin 9. Ceza Dairesinin 2019/10131 Esas sırasında istinaf incelemesinde olan dosyanın suç tarihlerinin 17.08.2012, 2012, 2013, 28.11.2013, iddianame düzenleme tarihinin ise 15.05.2014 olduğu, yine Adana 18.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/190 esas ve 57 karar sayılı dosyasında suç tarihinin 13.11.2012, iddianame düzenleme tarihinin 05.02.2013 olduğu
Sanık ... hakkında Dairemizin 2018/10567 Esas sayılı Saruhanlı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/70 Esas, 2014/551 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 26.11.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 11.04.2013 olduğu,
..., ... ve ...’nin bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanıkların eylemlerinin TCK"nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
III- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında düzenlenen 25.12.2012 tarihli iddianamenin mahkemece kabulüne karar verildiği gözetilerek davanın esasına ilişkin bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..., sanıklar ..., ... ve ... müdafiileri ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Sayın daire çoğunluğu ile ihtilafımız III. nolu bozma sebebinin esasını oluşturan sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen hükme ilişkindir.
Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 02.02.2021 gün ve 2018/2682 esas 2021/1216 karar sayılı ilamının III. nolu bozma kısmında "sanıklar ..., ... ve ... hakkında düzenlenen 25.12.2012 tarihli iddianamenin mahkemece kabulüne karar verildiği gözetilerek davanın esasına ilişkin bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizliğinden bozulması" kararına iştirak edilmemiştir.
Şöyleki,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2018 gün ve 2017/902-2018/98 Esas ve Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nun 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet Savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK’nun 225. maddesi uyarınca ise; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nun 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. Bu bakımdan iddianamenin suç isnad edebilme muhtevasının olması gereklidir. İsnad edilmeyen eylemden hüküm kurulması bu itibarla kanuna aykırıdır. Aksine uygulama AİHM"nin adil yargılanma ilkesi, Anayasanın 36. ve CMK"nın 226. maddesine aykırılık teşkil edecektir. Bu izahat karşısında mevcut olay değerlendirildiğinde;
Sanıklar hakkında 5015 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işledikleri iddiasıyla ceza davası açılmış ise de; iddianamenin anlatım kısmında sanıkların hangi fiili, nerede ve ne zaman, kime karşı, ne şekilde işlediklerine yönelik herhangi bir isnaddan bahsedilmeksizin sadece sevk maddelerine göre cezalandırılmasını istemek şeklinde açılan Saruhanlı Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.12.2012 tarih ve 2012/631 esas sayılı iddianamesinin suç isnad etme niteliğinin bulunmaması sebebiyle mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve iddianame tanzim için suç duyurusunda bulunulması isabetli olduğundan sayın çoğunluğun bu yöndeki görüşüne iştirak edilmemiştir.