
Esas No: 2014/1387
Karar No: 2014/5060
Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2014/1387 Esas 2014/5060 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkeme : ADANA 7. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) Sanık ... hakkında 06.06.2011 tarihinde işlenen "uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan" kurulan "mahkûmiyet hükmüne" yönelik sanık müdafiinin temyiz isteğinin incelenmesi:
Hükmün temyiz edilmesinden sonra, sanığın kapalı ceza infaz kurumu müdürlüğü aracılığıyla gönderdiği 07.11.2012 tarihli dilekçesindeki “Ceza almış olduğum dosyamın, diğer suç ortaklarından ayrılarak, onaylanmasını istiyorum” şeklindeki beyanı temyiz isteğinden vazgeçme niteliğinde olduğundan; hükmün İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA; oybirliğiyle,
B) ... plakalı aracın "müsaderesine" ilişkin hükme yönelik ..."nun temyiz itirazlarının incelenmesi:
1- Müsaderesine hükmolunan 34 ECZ 23 plakalı aracın üçüncü kişi konumundaki ... adına kayıtlı olduğu ve hükmü temyiz eden Fatih"in bu araç üzerinde CMK"nın 257. maddesinin 2. fıkrası kapsamında bir hakkının olmadığı, dolayısıyla müsadere hükmünü temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşıldığından; CMUK"nın 317. maddesi gereğince ..."nun temyiz isteğinin REDDİNE; oybirliğiyle,
2- Sözü edilen araçla ilgili müsadere hükmünün kayıt maliki ..."e tebliğ edilmediği anlaşıldığından, aracın müsaderesine ilişkin hükmün İNCELEME DIŞINDA TUTULMASINA; oybirliğiyle,
C) Tüm sanıklar hakkında 06.06.2011 tarihinde işlenen "uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan" kurulan "mahkûmiyet hükümlerinin" incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içerisindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Hükmedilen gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesinin dayanağı olan yasa maddesinin gösterilmemesi,
2- CMK"nın 232.maddesinin 6. fıkrası uyarınca, adli para cezasının taksitlendirilmesinin dayanağı olan kanun ve maddesinin gösterilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
3- Adana Kriminal Polis Laboratuvarı"nca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ...,... ...,... ve müdafileri ile sanıklar ... ve ..."un temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, CMUK"nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1- Hüküm fıkrasının (C) bendinin (4) numaralı paragrafında yer alan “TCK.nun 52. maddesi” yerine “5237 sayılı TCK’nın 52. maddesinin 2. fıkrası” ibaresinin yazılması,
2- Hüküm fıkrasının (C) bendinin (6) numaralı paragrafında yer alan "sanıkların aldığı Adli Para Cezalarını" ibaresinden sonra gelmek üzere "5237 sayılı TCK" nın 52. maddesinin 4. fıkrası gereğince" ibaresinin yazılması,
3- Hüküm fıkrasının müsadere ile ilgili (C) bendinin 9. paragrafında yer alan "uyuşturucu maddenin” ibaresinden sonra gelmek üzere “Adana Kriminal Polis Laboratuvarı"nca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin” ibaresinin eklenmesi
Suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmolunan hapis cezalarının süresi ve tutuklama tarihine göre sanıkların ve sanıklar ... ve... müdafilerinin salıverme taleplerinin reddine; sanıklar Hasan ve Eyyüp yönünden Başkan Vekili ..."nın karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer sanıklar hakkında oybirliğiyle,
D) Sanıklar ... ve ... hakkında 04.04.2011 tarihli "uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan" kurulan "beraat hükümlerinin" incelenmesi:
Somut olay ve olgularla açıkça örtüşen telefon konuşmaları ile dosyadaki diğer belge ve bilgilerden, atılı suçu işledikleri sabit olan sanıklar hakkında “mahkûmiyet” yerine “beraat” hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA; Başkan Vekili ..."nın ek gerekçesi ve oybirliğiyle, 01/07/2014 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ- EK GEREKÇE
(sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümlerle ilgili)
A) Tartışmanın konusu:
Sanıklar ... ve ..."ün işlediği kabul edilen iki suç, TCK"nın 43. maddesinde düzenlenen "zincirleme suç" oluşturmakta mıdır?
B) Zincirleme suçun unsurları ve koşulları:
TCK"nın 43. maddesinde düzenlenen "zincirleme suç"un oluşabilmesi için; birden fazla suçun bulunması, bunların aynı tipte suçlar olması, suçların aynı kişiye ya da topluma karşı işlenmesi, suçların aynı kişiye veya topluma karşı değişik zamanlarda ya da aynı suçun tek fiille birden fazla kişiye karşı işlenmiş olması ve suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi gerekir.
Bir suçun temel şekli ile nitelikli şekli "aynı suç" sayılır.
Suçların "bir suç işleme kararının icrası kapsamında" işlenip işlenmediğinin belirlenmesinde; suçların işleniş biçimlerinde ve maddî konusunda benzerlik olup olmadığı, suçların işlendiği yerler arasındaki ilişki, suçlar arasındaki zaman aralığı ve bir suçla ilgili kovuşturma yapılmasından veya hüküm verilmesinden sonra diğer suçun işlenip işlenmediği gibi ölçütlerden yararlanılır.
Bir suç işleme kararı, her biri ayrı kastla işlenen suçları birbirine bağlayan ve zincirleme suç niteliğini kazandıran subjektif unsurdur. Failin aynı tipteki suçu birkaç kez işlemeyi önceden düşünüp istemesi bir suç işleme kararını gösterir.
Failin, bazı suçları tek başına bazılarını iştirak halinde işlemesi suçlar arasında benzerlik bulunmadığı anlamına gelmeyeceği gibi suçların değişik yerlerde işlenmesi de "bir suç işleme kararı" bulunmadığının kesin delili sayılamaz.
Suçlar arasında geçen zaman, "bir suç işleme kararı"nı bozacak kadar fazla olmamalıdır. Bu durum, suçların yapısına, olayların özelliğine ve sanığın amacına göre belirlenmelidir. Suçlar arasında az süre bulunmasına rağmen "bir suç işleme kararı"nın bozulduğu kabul edilebileceği gibi suçlar arasında uzunca bir süre geçtiği halde "bir suç işleme kararı"nın bulunduğu sonucuna da varılabilir.
Öğretide, hüküm verilinceye kadar işlenen suçların "bir suç işleme kararı"nın icrası kapsamında işlenmesinin mümkün olduğunu savunanlar çoğunlukta olmasına rağmen; yargısal kararlarda kovuşturmanın başlaması ile "bir suç işleme kararı"nın bozulduğu genellikle kabul edilmektedir.
C) İşlenen suçlar:
04.04.2011 tarihinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeyen Afet yönetimindeki kamyonetin kasasında 36861 gram esrar; 06.06.2011 tarihinde ise, diğer sanıklardan ... yönetimindeki otomobilde 41632 gram esrar bulunmuştur.
Bu iki olayla ilgili olarak aynı iddianame ile sanıklar hakkında kamu davası açılmıştır.
Yerel Mahkeme tarafından, 06.06.2011 tarihli suç nedeniyle sanıkların mahkûmiyetine, 04.04.2011 tarihli suç nedeniyle ise sanıkların beraatine karar verilmiştir.
Mahkûmiyet hükümleri sanıklar ve sanık ... müdafii tarafından, beraat hükümleri ise Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce, sanıkların her iki suçu da işledikleri sonucuna oybirliğiyle varılmıştır. Ancak çoğunluk tarafından, olayda zincirleme suçun söz konusu olmadığı kabul edilmiştir. Sonuç olarak sanıklar hakkındaki mahkûmiyet hükmü düzeltilerek onanmış, beraat hükmü ise bozulmuştur.
Sanıkların işlediği suçlar aynı tipteki TCK"nın 188. maddesinde tanımlanan "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçudur.
Aynı tipteki bu suçlar arasında hukuksal kesinti bulunmadığından, sanıkların "bir suç işleme kararı"nın bozulduğu ileri sürülemez.
Sanıklar Hasan ve Eyyüp"ün, belirtilen suçları, TCK"nın 43. maddesinde belirtildiği şekilde "aynı suç işleme kararının icrası kapsamında" zincirleme suç olarak işlediklerinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Zincirleme suç hükümleri gereğince, sanıklar hakkında daha ağır sonuç doğuran suç esas alınarak bir cezaya hükmolunması ve diğer suç nedeniyle ise TCK"nın 43. maddesi uyarınca cezalarının artırılması gerekirken, 04.04.2011 tarihli suçtan beraat ve 06.06.2011 tarihli suçtan mahkûmiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır.
E) Sonuç:
Sanıklar hakkındaki;
1- 06.06.2011 tarihli suç nedeniyle verilen mahkûmiyet hükümlerinin bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan, çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.
2- 04.04.2011 tarihli suçtan dolayı verilen beraat hükümlerinin ise açıkladığım ek gerekçeyle bozulması gerektiği düşüncesindeyim. 01.07.2014