15. Ceza Dairesi 2015/4674 E. , 2018/4931 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan; beraat (ayrı ayrı) 2-Resmi belgede sahtecilik suçundan;
a-Sanık ... hakkında; beraat
b-Sanık ... hakkında; TCK’nın 204/1, 62, 51, 53. maddeler gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların beraatine ilişkin hükümler ile sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmü katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Keşideciye ait çeklerin boş olarak aracından çalınmasından sonra sanıkların bir şekilde bu çekleri ele geçirip katılan ...’a aldıkları mal karşılığı ibraz edip bu kişiye ödeme yapmayarak nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Katılan ... aşamalarda değişmeyen beyanlarında, sanıkların birlikte gelerek suça konu çeki verdiklerini beyan ettiği dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanıkların hangi işi yaptıkları, birlikte çalışıp çalışmadıkları, suç tarihinde aldıkları mal karşılığında suça konu çeki katılan ...’a verip vermediklerinin araştırılması, aynı sanıkların suç tarihinden önce veya sonra katılanla iş yapıp yapmadıkları, aralarında cari hesap ilişkisinin bulunup bulunmadığı, bu ilişkide sanıkların birlikte olup olmadıklarının araştırılması, buna dair ilgili işyeri kayıtlarının getirtilmesi, çeklerin sanıklar tarafından katılana ibraz edilip edilmediğine dair tanık ve diğer delillerin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, ilgili tanıkların bilgi sahibi sıfatıyla dinlenilmesi, çekteki imzaların sanıklara ait olup olmadığını kesin olarak belirlemek amacıyla sanıkların yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınarak, mukayeseye elverişli belge asıllarıyla birlikte kriminale gönderilerek, söz konusu çeklerdeki yazıları ile imzanın kime ait olduğunun kesin olarak belirlenmesi, birleşen dosyada yer alan 4361037 numaralı çekle ilgili bir karar verilmediği dikkate alınarak, bu çekin hangi tarihte kime verilerek kullanıldığının belirlenmesi, bu çekle ilgili kriminal raporu alınması, çekin aynı veya değişik zamanlarda katılana verilmesine göre zincirleme suç koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması, mahkeme gerekçeli kararında, sanık ...’yi asıl sorumlu olarak kabul ettiği, diğer sanığın çeki sanık ...’den aldığını ve bu nedenle sanık ...’un aslında mağdur olduğunu ortaya koymasına rağmen önceden doğan borç ilişkisini sanıklarla katılan arasında kurduğu ve bu nedenle sanıkların beraatine karar vermek suretiyle hüküm içeriğinde çelişkiye neden olduğu dikkate alınarak, sanıkların birlikte hareket edip etmediklerinin kesin olarak belirlenmesi, bu tespitten sonra sanıklarla katılan arasında önceden doğan borç ilişkisinin ne şekilde gerçekleştiğinin sanıkların ve katılanın yeniden dinlenerek ve ilgili kayıtların getirtilerek araştırılması, sanıkların birlikte hareket etmedikleri ve aslında sanık ...’un mağdur olduğu tespit edildiği takdirde ise, sanık ...’nin hangi ticari ilişki nedeniyle çeki Yavuz’a verdiği, aralarında önceden doğan borç ilişkisi bulunup bulunmadığının araştırılması, çeklerin aslının dosyaya getirtilerek, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çeklerin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, sahtecilikte aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm tesisi,
Kabule göre de;
a-5237 Sayılı TCK"nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasına ilişkin yasaklama hükmü uygulanamayacağı hususunun gözetilmemesi,
b-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 Esas, 2010/76 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, bir infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği ve denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, mahkemece sonuç olarak 1 yıl 8 ay hapis cezası verilen sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 02/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.